site İçi Arama ( This webpage in search)
Özel Arama

ECBanner
Yumurtanın niçin bir tarafı yuvarlak, diğer tarafı sivridir?


Eğerköşeli olsalardı kenarları dayanıklılık bakımından çok zayıf olurdu. En dayanıklı geometrik şekil küredir ama bu şekildeki yumurta yuvarlanacak olursa nerede duracağı belli olmaz. Yumurta yuvarlanınca düz gitmez. İnce tarafı üstünde dairesel bir yol çizer. Başladığı yere yakın bir noktada durur. Yani düz bir yerde kaybolması olanaksızdır. Yumurta, tavuğun yumurta kanalında küre şeklindedir. İlerlemesi sırasında arkada kalan dairesel kasların büzüşerek hem yumurtayı ileri iterler hem de bu kısmına baskı yaparak konik biçimini sağlarlar. Yumurtanın şeklinin nedeni de budur. Sürüngenlerde bu düzenek olmadığından yumurtaları küresel biçimdedir.


İnsan korkunca niçin dişleri birbirine vurur?

Bir insan büyük bir tehlike veya korku verici olayla karşılaşınca vücudu otomatikman savunmaya geçer. Diğer canlılarda olduğu gibi dişler ve çene savunmanın ana mekanizmalarıdır.İşte bu nedenle ilk
insanlardan gelen kalıtımsal yapıdan dolayı önce çene ve dişler harekete geçer. Çenedeki
kaslar titrer, bu da sanki dişler birbirine vuruyormuş gibi görüntü verir.



Satrançta şah niçin o kadar pasiftir?

Çünkü şah koruma altındadır. Zaten satrançta amaç şahı almaktır. O yüzden
bütün taşlar onu korumakla görevlidir. Vezir ise başkumandan gibi şaha yardım eder. İleri
geri, çapraz her yöne gidebilir. Batıda vezire Kraliçe adı verilmiştir. Bununla Kraliçe'nin
Kralın en büyük desteği olduğunu işaret etmektir. Satranç 6. yüzyılda Hindular tarafından
oynanmaya başlanmış, oradan dünyaya yayılmıştır.


İnsanlar niçin içki kadehlerini tokuştururlar?

Bu konuda iki ayrı açıklama vardır. 1) İnsanların beş duyusunu tatmin
amacıyla şarap kadehini sofrada çın sesiye tokuşturmak. Şarabın rengi, görme; diliyle
tat alma; burunla koklama;eliyle dokurma,ve çın sesiyle işitme. Şarap bütün duyguları tatmin
eder anlamını taşır. 2)Antik çağlarda bir insanın düşmanını yemeğe davet edip,ona
zehirli içki sunması doğal sayılıyordu. Ev sahibi içkinin zehirsiz olduğunu kanıtlamak için
kendi içkisini havaya kaldırır ve misafirin içkisinden bir yudumun kendi kadehine dökülmesini isterdi.
Sonra aynı anda içkilerini içerlerdi. Misafir böyle durumda ev sahibine güvenini göstermek için
kadehini ev sahibinin yukarı kaldırdığı kadehe hafifçe vurur, çın sesiyle içkiyi denemeye gerek olmadığını gösterirdi.


Winamp 5.51 Türkçe Yaması


Winamp 5.51 i türkçe kullanmak isteyenler için hazırlanmış bu yamayı kullanarak kendi dilinizde Winamp kullanmanın keyfini sürebilirsiniz.




Revo Uninstaller


\Bilgisayarınıza kurulu olan programları sistemden kaldırmak için denetim masasını kullanıyorsanız bazen çeşitli sorunlarla karşılaşabilirsiniz. Sistemden kaldırdığınız halde artık dosya ya da register bilgileri kalabilir ya da kaldırma sırasında bir sorun çıkar ve kaldırma işlemi yarıda kalır bir daha da kaldırma işlemi gerçekleşmez vs.. Revo Uninstaller bu tür sorunlara deva bir program. Gelişmiş ve hızlı bir algoritmayla kaldırma işlemi yapmadan önce sistemi tarayarak bilgi toplar, normal kaldırma işlemini tamamlar ve kaldırma sonrası sistemi tarayarak artık dosya ve register kayıtlarını bulur ve silmenizi sağlar. Ayrıca başka özellikleri de var. Tamamen bedava ve Türkçe. Google OS Blog Sitesinde de tanıtılmış

Normal Versiyon
Portable Versiyon





Akıl ile zeka arasında fark nedir?

Akıl yalanla gerçeği, doğru ile yanlışı ayırabilme, bir konuda düşünce yürütebilme ve görüş bildirme yeteneğidir. İnsan olgunlaştıkça aklı gelişir. Zeka ise bir olayı önce anlama, ilişkileri kavrama, yargılama ve açıklayarak çözme yataneğidir. Genel olarak 12 yaşına kadar gelişir, 20 yaşına kadar sürer sonra sabit kalır. Zeka bir insanın her türlü olay karşısında aynı yeteneği gösterebileceği anlamına gelmez. Bir besteci müzik yapıtını aklıyla değil zekasıyla yaratır. Fakat en basit matematik problemini çözemeyebilir. Sonuç olarak zeka, ruhsal olaylara, algı ve hafıza yeteneğine, tutkulara, eğilimlere göre farlılıklar gösterir. Akıl somut olarak ölçülemez, zeka IQ denilen testle ölçülebilir.


Sigarayı ilk kim keşfetti?

Sigara 5 bin 700 yıldır insanoğlunun hayatında var. Dünyaya yayan ise tanıdık bir isim.

Sigarayla insanoğlu 5 bin 700 yıl önce tanıştı. İlk zamanlar tören ve büyü yaparken kullanılan tütün, Kristof Kolomb'un Amerika'yı keşfinin ardından tüm dünyaya yayıldı.

Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi tarafından çıkarılan Meram Tıp Sağlık Dergisinde yayınlanan bilgilere göre, sigara içmenin orjini milattan önce 3 binli yıllara kadar dayanıyor. Elde edilen verilere göre, o tarihlerde Mısır ve Güney Amerika'daki Maya Uygarlığı'nda yapılan dini ve resmi törenlerde ve ayrıca büyü ve sihir yapmak için kurutulmuş bitkilerin yakılarak tütsü olarak kullanıldığı tespit edildi.

HEM AMERİKA'YI HEM SİGARAYI KEŞFETTİ

15. yüzyılın sonlarında ise Kristof Kolomb, Amerika kıtasını keşfettiğinde Amerika yerlilerinin "Tobaccos" adını verdiği bir bitki yaprağını sararak yakıp dumanını içlerine çektiklerini ve bu dumanın insana keyif verdiğini gördü. Kolomb, faydalı olur düşüncesiyle bu bitkinin tohumlarını alarak denizciler vasıtasıyla diğer ülkelere yayılmasına neden oldu. Daha sonra tüm dünyaya yayılan tütün bitkisi yetiştirilip ilk olarak küçük tesislerde daha sonra ise kurulan büyük fabrikalarda sigaraya dönüştü.

OSMANLI'YA İNGİLİZLER GETİRDİ



Tütün ülkemize Osmanlı İmparatorluğu döneminde 1601 yılında İngilizler tarafından getirilmiş ve bazı göğüs hastalıklarına iyi geldiği söylentisiyle kullanımı yaygınlaştırılmıştır. Çeşitli dönemlerde caiz değildir denerek fetvalarla dinen yasaklanmışsa da yayılması ve alışkanlık halini alması engellenememiştir.



1 Nisan şakasının kökeni nedir?

1564 yılında Fransa kralı IX Charles, yıl başlangıcını Ocak ayının birinci gününe aldı. Daha önce
Avrupada yaygın olan yıl başlangıcı Mart 25 idi. O zamanki iletişim şartlarında IX
Charles'in bu kararı fazla yayılamadı. Duyanlar ise protesto amacıyla eski adetlerine
devam ettiler.1 Nisan'da partiler düzenlediler. Diğerleri ise onları Nisan aptalları olarak
nitelendirdiler.1 Nisan'a bütün aptalların günü adını verdiler. Bu günde diğerlerine sürpriz
hediyeler verdiler, yapılmayacak partilere davet ettiler, gerçek olmayan haberler ürettiler. Yıllar
sonra Ocak ayının yılın ilk ayı olmasına alışılınca, Fransızlar 1 Nisan gününü kendi kültürlerinin
parçası görerek devam ettirdiler. Oradan da bütün dünyaya yayıldı.



Yazı-Tura Atma

'Yazı-tura' günümüzde, havaya atılıp yere düşen bir madeni paranın üstte kalacak tarafını önceden bilmeye dayanan basit bir şans oyunu olarak bilinir. Oysa tarihin derinliklerinde çok ciddi bir şekilde insanların kaderlerini tayin etmede kullanılmıştır.

Antik çağlarda insanlar yaşamları konusundaki önemli kararların Tanrılar tarafından verildiğine inanıyorlardı. Tanrıların kararlarını en kısa şekilde, 'evet' veya 'hayır' olarak öğrenebilecekleri yollar arıyorlardı. Gök gürültüsü, şimşek, yağmur gibi tabiat olayları Tanrıların bir mesajı olarak algılanıyordu. Madeni paralar bu şekilde cevap alabilmek için en uygun araçtılar ama kullanılmalarına ilk olarak Lidyalılar tarafından ancak milattan önce onuncu yüzyılda başlanılabildi. Kullanılmaya başlanıldıklarında da zaten Tanrıların karar mekanizmalarının bir aracı olarak düşünülmemişlerdi.

Dokuz yüzyıl sonra Julius Caesar (Sezar) madeni para ile yazı-tura atma olayını başlattı. O zamanlar Romalıların kullandıkları tüm paraların bir yüzünde Sezar'ın kafasının resmi vardı. Para havaya fırlatıldığında 'head' (baş, kafa) denilen Sezar'ın kafası taraflı kısmının üste gelip gelmediğine bakılıyor, bir anlaşmazlığın haklı tarafı tayin ediliyor veya bir dileğin Tanrılar tarafından yerine getirilip getirilmeyeceği anlaşılıyordu.

O devirlerde iş o kadar ciddi boyutlara ulaştı ki 'head and tail' (tail'de paranın resimsiz kısmına deniliyor) yani yazı-tura atma, arazi, evlilik, cinai suçlar gibi konuların yasal mahkeme sonuçlarına bile uygulanıyor, Sezar'ın kafası olan kısmın üste gelmesi, İmparator'un da kararı onaylaması olarak kabul ediliyordu.

Bizdeki adıyla 'yazı-tura'daki 'tura' kelimesinin kökeni 'tuğra'dır. Tuğra Osmanlı padişahlarının imza yerine kullandıkları özel şekilli işarettir. Tuğra aslında Oğuz Han zamanından kalma bir Türk geleneğidir. Tuğralarda yığma yazı ile padişahın ve babasının adı yazılırdı. 'Orhan bin Osman' gibi. Daha sonraları padişahlar isimlerinin başlarına 'han', 'muzaffer daima' gibi unvanlar da eklemeye başladılar. İkinci Süleyman'dan sonra tuğra, çiçek ve yaprak resimleriyle süslendi.

Tuğra zamanla, bu işle özel olarak uğraşan hattatların elinde, harflerin belirli bir sırayla istiflendiği, karmaşık görünümlü bir biçim aldı. Bu yüzden tuğranın kime ait olduğunu anlamak uzmanlık isteyen bir işti. Halkın gözünde etrafındaki çiçeklerle birlikte sadece güzel bir şekil olarak algılanıyordu.

Tuğra, ferman, berat gibi belgelerle beraber, padişahın bastırdığı paraların da üstünde bulunurdu. Madeni paraların bu resimli tarafı önceleri 'tuğra' sonra 'tura', paranın birimini yazan tarafı da 'yazı' olarak anılmaya başlandı ama yazı-tura hiçbir zaman resmi kararlar için kullanılmadı.
İşte yaşayan 100 dahi isim

Belirli ölçütler gözetilerek hâlâ hayatta olan 100 dâhi seçildi. Listede George Soros, Bill Gates ile birlikte Bin Ladin ve Muhammed Ali'nin de adı var.





İngiliz danışmanlık firması Creators Syntectics, "yeni yaklaşımlarla ezber bozma, entelektüel güç, halk tarafından beğenilme, insanlık yararına işler yapma ve kültürel önem" gibi ölçütlere göre dünyanın "yaşayan 100 dahî"sini belirledi.

Yenilikçilik ve yaratıcılık alanında 6 uzmanın hazırladığı dahiler listesi, yaklaşık 4 bin "sıradan" İngiliz'e sorularak yapıldı. Dehanın, "insan yaşamına klasikleşmiş düşünce sistemini baş aşağı çevirerek, yeni bir yaklaşımla, oluşturduğu yeni modellerle katkıda bulunmak" diye tarif edildiği araştırmada internetin mucidi İngiliz Sir Tim Berners-Lee ile LSD'nin mucidi İsviçreli kimyacı Albert Hoffman dahiler sıralamasında ilk sırayı paylaştı.

İLK SIRADA İNTERNETİN MUCİDİ VAR

1. Albert Hoffman (İsviçre, kimyacı)
3. Tim Berners-Lee (İngiliz, internetin mucidi)
3. George Soros (ABD, yatırımcı)
4. Matt Groening (ABD, hiciv yazarı)
5. Nelson Mandela (Güney Afrika, politikacı)
5. Frederick Sanger (İngiliz, kimyacı)
7. Dario Fo (İtalyan, oyun yazarı)
7. Steven Hawking (İngiliz, fizikçi)
9. Oscar Niemeyer (Brezilya, mimar)
9. Philip Glass (ABD, besteci)
9. Grigory Perelman (Rus, matematikçi)
12. Andrew Wiles (İngiliz, matematikçi)
12. Li Hongzhi (Çin, dini lider)
12. Ali Javan (İran, mühendis)
15. Brian Eno (İngiliz, besteci)
15. Damian Hirst (İngiliz, sanatçı)
15. Daniel Tammet (İngiliz, fikir adamı ve dil uzmanı)
18. Nicholson Baker (ABD, yazar)
19. Daniel Barenboim (müzisyen)
20. Robert Crumb (ABD, sanatçı)
20. Richard Dawkins (İngiliz, biyolog ve felsefeci)
20. Larry Page ve Sergey Brin (ABD, yayıncı)
20. Rupert Murdoch (ABD, yayıncı)
20. Geoffrey Hill (İngiliz, şair)
25. Garry Kasparov (Rus, satrançcı)
26. The Dalai Lama (Tibet, dini lider)
26. Steven Spielberg (ABD, film yapımcısı)
26. Hiroshi Ishiguro (Japon, robot endüstrisi)
26. Robert Edwards (İngiliz, tüp bebek öncüsü)
26. Seamus Heaney (İrlandalı, şair)
31. Harold Pinter (İngiliz, yazar ve dramatolog)
32. Flossie Wong-Staal (Çin, bio teknolog)
32. Bobby Fischer (ABD, satrançcı)
32. Prince (ABD, müzisyen)
32. Henrik Gorecki (Polonya, besteci)
32. Avram Noam Chomski (ABD, filozof, dil uzmanı)
32. Sebastian Thrun (Alman, robot endüstrisi)
32. Nima Arkani Hamed (Kanada, fizikçi)
32. Margaret Turnbull (ABD, astrobiyolog)
40. Elaine Pagels (ABD, tarihçi)
40. Enrique Ostrea (Filipinler, pediyatri ve neonatal tıp)
40. Gary Becker (ABD, ekonomist)
43. Muhammed Ali (ABD, boksör)
43. Usame bin Ladin (Suudi Arabistan, terörist)
43. Bill Gates (ABD, işadamı)
43. Philip Roth (ABD, yazar)
43. James West (ABD, elektrikli mikrofonun mucidi)
43. Tuan Vo-Dinh (Vietnam, biyotıp uzmanı)
49. Brian Wilson (ABD, müzisyen)
49. Stevie Wonder (ABD, şarkıcı ve söz yazarı)
49. Vint Cerf (ABD, bilgisayarcı)
49. Henry Kissinger (ABD, diplomat ve siyasetçi)
49. Richard Branson (İngiliz, yayıncı)
49. Pardis Sabeti (İran, biyolog ve antropolog)
49. Jon de Mol (Hollanda, televizyoncu)
49. Meryl Streep (ABD, aktris)
49. Margaret Attwood (Kanada, yazar)
58. Placido Domingo (İspanya, şarkıcı)
58. John Lasseter (ABD, dijital animasyon öncüsü)
58. Shunpei Yamazaki (Japon, bilgisayarcı)
58. Jane Goodall (İngiliz, antropolog)
58. Kirti Narayan Chaudhuri (Hindistan, tarihçi)
58. John Goto (İngiliz, fotoğrafçı)
58. Paul McCartney (İngiliz, müzisyen)
58. Stephen King (ABD, yazar)
58. Leonard Cohen (ABD, şair ve müzisyen)
67. Aretha Franklin (ABD, müzisyen)
67. David Bowie (İngiliz, müzisyen)
67. Emily Oster (ABD, ekonomist)
67. Steve Wozniak (ABD, mühendis; Apple'ın kurucularından)
67. Martin Cooper (ABD, cep telefonu mucidi)
72. George Lucas (ABD, filmci)
72. Niles Rogers (ABD, müzisyen)
72. Hans Zimmer (Alman, besteci)
72. John Williams (ABD, besteci)
72. Annette Baier (Yeni Zelanda, filozof)
72. Dorothy Rowe (İngiliz, psikolog)
72. Ivan Marchuk (Ukrayna, heykeltraş)
72. Robin Escovado (ABD, besteci)
72. Mark Dean (ABD, bilgisayar uzmanı)
72. Rick Rubin (ABD, müzisyen ve yapımcı)
72. Stan Lee (ABD, yayıncı)
83. David Warren (Avustralya, mühendis)
83. Jon Fosse (Norveç, yazar)
83. Gjertrud Schnackenberg (ABD, şair)
83. Graham Linehan (İrlanda, yazar)
83. JK Rowling (İngiliz, yazar)
83. Ken Russell (İngiliz, film yapımcısı)
83. Mikhail Timofeyevich Kalashnikov (Rus, hafif silah tasarımcısı)
83. Erich Jarvis (ABD, nörobiyolog)
91. Chad Varah (İngiliz, mağaza zinciri sahibi)
91. Nicolas Hayek (İsviçre, Swatch'ın kurucusu işadamı)
91. Alastair Hannay (İngiliz, filozof)
94. Patricia Bath (ABD, oftalmolog)
94. Thomas A. Jackson (ABD, havacılık mühendisi)
94. Dolly Parton (ABD, şarkıcı)
94. Morissey (İngiliz, şarkıcı)
94. Michael Eavis (İngiliz, Glastonbury müzik festivali organizatörü)
94. Ranulph Fiennes (İngiliz, maceracı)
100. Quentin Tarantino (ABD, film yapımcısı ve yönetmen)

Listede aynı numarayla anılan 'dahiler' ankette aynı puanı aldılar.




Pablo PICASSO


Doğum Tarihi : 25 Ekim 1881
Ölüm Tarihi : 1973

Picasso'nun yaşam öyküsü aslında o doğmadan çok önce başlar. Picasso'nun babası Don Jose Ruiz Blasco orta karar bir ressamdı. Blasco ailesinin geçmişi 1541 e dek uzanıyor. Picasso'nun ataları kuşaklar boyunca sanata düşkün, sanat konularından ciddi, yürekli ve açık görüşlü, din konularında ise son derece dürüst kişiler olmuşlardır. Annesi Dona Maria Picasso, Lopez den, fiziksel özelliklerini almıştır. Üstelik ailenin bu kanadında en az iki ressam vardır. Picasso doğduğu gün ölümle ilk kez burun buruna gelmiştir. Ebesi çocuğun öldüğü kanısına varıp tüm özenini annesine yöneltmiştir. Yetkin bir doktor olan amcası Don Salvador’un soğukkanlılığı Picasso’yu soluk alamayıp ölmekten son anda kurtardı. Don Salvador’un uyguladığı etkili yöntemle geleceğin dahi sanatçısı küçük Pablo’yu yaşama döndürdü.

Yüzüne biraz puro dumanı üflenen bebek hemen ağlamaya başladı. Tarih, 25 Ekim 1881. Saat, 11.15.
Picasso yaşamının ilk on yılını doğduğu kasabada Malaga’da geçirdi. Ailesine zengin denemezdi. Babası kasaba müzesinin müdürüydü. Ayrıca resim öğretmenliği yapıyordu. İki yakalarının bir araya gelmesi çoğu zaman çok güç oluyordu. İspanya’nın kuzeyinden daha iyi ücretle yeni bir iş önerisi aldığında sevinerek kabul etti. Picasso’lar dört yıl geçirecekleri Atlantik kıyısındaki eyalet merkezine taşındılar.

Picasso okulda sayıların biçimleriyle ilgilenir, onları defterine geçirir, ama onlarla oluşturulan aritmetik problemlerle hiç mi hiç ilgilenmezdi. Okulda defterlerini çizimlerle doldururdu.

Başlangıçta babasını örnek alıyordu ama 13 yaşına geldiğinde ona çoktan yetişmişti. Picasso babasının isteği üzerine bir resimdeki güvercinin ayaklarını tamamlamıştı. Bunu o denli başarıyla yapmıştı, güvercinler o denli gerçekçi olmuştu ki babası gereçlerini oğluna vererek onun artık olgun bir sanatçı olduğunu kabul etmişti. Babası fırçasıyla boyalarını eline tutuşturdu ve bir daha hiç resim yapmadı. Picasso, Barselona’daki sanat okulunun giriş sınavlarında da benzer bir başarı gösterdi. Ayrıca bir aylık bir ödevi bir günde tamamladı. O bir harika çocuktu. Doğru dürüst eğitim görmemişti ama, daha 14 yaşında tanınmış bir sanat okuluna kabul edilmeyi başarmıştı.

Picasso çıraklık döneminin sona ermesinden çok önce Barselona’nın en tanınmış ressamları arasına girmişti. Barselona’da o güne dek gerçekleştirilen en önemli sergide ilk büyük boyutlu yağlı boya tablosu sergilendi. 1897’de Malaga’da geçirilen kısa bir yaz tatilinin ardından Picasso, Madrid’deki yeni atölyesine taşındı ve İspanya’nın en tanınmış sanat okullarından birine girdi. Önceleri geçmişin usta ressamlarını kopya edip onların biçemlerini yansıladı. Daha sonra bu resimler onun özgün resimleri için birer kaynak oldular. Bu konuları değişik düzenlemeler ile tekrar tekrar işledi.

Haziran başında kızıla yakalandı. İyileşmek için Barselona’ya döndü. 1899 İlkbaharında Barselona’ya yepyeni tasarılarla döndü. İspanyol resmindeki yeni gelişmelere daha açık bir görüşle bakmaya başlamış, öncüleri ile tanışmayı aklına koymuştu. Çok geçmeden buradaki yaşlı başlı ressamların saygısını kazandı. 1900’de ilk kişisel sergisini açtı. Picasso’nun resimlerine büyük ilgi gösteren genç galeri yöneticisi ressama hemen bir anlaşma önerdi. Picasso öneriyi hemen kabul etti. Düzenli aralıklarla galeriye vereceği resimler karşılığında ayda 150 frank alacaktı. Böylece, parası sorunlarını şimdilik çözmüş bulunuyordu. Öylesine coşkuyla doluydu ki ilk galericisinin birkaç portresini yaptı.

Anavatanı İspanya’ya döndü ve pek kısa bir süre kaldı. Ailesine yabancılaşmıştı. Onların taşralı zihniyeti karşısında duyduğu düş kırıklığı içinde Paris’e geri döndü. Picasso olgunluk aşamasını akademik bir eğitimden geçerek erişmişti. Ama daha on altı yaşına geldiğinde öğrenilecek ne varsa hepsini öğrenmişti. Picasso henüz kendi özgün biçimini yaratmamıştı. Öte yandan diğer ressamlarla dirsek dirseğe sürdüğü alışveriş yavaş yavaş sona eriyordu. Özgün bir sanatçı olarak kimliğini ilk kez vurgulayan Mavi ve Pembe Dönemlerinin eşiğindeydi. Eğitim süreci sona ermişti artık Picasso, Picasso olmuştu.

Pablo Picasso 1904’te Paris’e yerleşir. Burada göçebe yaşayanların, palyaçolarla ip cambazlarının dünyasına hayran kalır. Etkileyici çarpıtmalarla neredeyse tek renkli denebilecek mavi bir ton kullanarak onların resimlerini yapar. Onun bu dönemine “Mavi Dönem” denir. Pembe Dönemi’nde de yine aynı konular vardır. Ama renkler daha yalınlaşmıştır. 1907’de Avigno’lu Kızları yapar. Kübist gelişmenin başlangıç noktasını Picasso’nun Avignonlu Kızlar adlı tablosu temsil eder. Bu resimde kısa süre önce tanımış olduğu zenci yontularının etkileri izlenir. Buradaki figürlerin yalın ve köşeli düzenlenişi Kübizm’in doğuşunun habercisidir.

Kompozisyondan insanı kavrayan renk, lekelerinden ve biçim çarpılmalarında tedirgin edici, etkiyi, kuşkusuz resimde canlandırılan “Salon”da uygun düşmektedir. Ondan önce hiç kimse bu biçimde resim yapmış değildir. Aynı sıralarda Brague’da Fovizmden ayrılmakta, hiçbir havası olmayan, Streometrik çizimlerle oluşturduğu “Estague de evler” manzaralar yapmaktadır.

Picasso kübizme gittikçe daha çok yönelir. Başka insanlar, başka ressamlarla birlikte Mont Martre da “Bateau ‘Lavoir” yeni çamaşır teknesi adını verdikleri bir atölyede çalışmaktadır. Burada onu aralarında Leo Stein’da bulunduğu eleştirmenler, ünlü yazarlar, sanatçılar ziyarete gelir. Juan Griss kübizmin biçimlerin çözülüp dağıtıldığı bu çalışmasını “Çözümleme dönemi” (Analitik) olarak nitelendirilir. Resim konuları oldukça sınırlıdır. Ev eşyaları ve müzik araçları ile yapılmış natürmortlar arada bir figür (Mandolinli Kız) yada bir portre herhangi bir mekansal çevre yaratılmadan üçüncü boyut renk tonlarıyla yakalanır.

1912’ye doğru kübizmin “bireşimci” (sentetik) aşaması başlar. Artık biçimler parçalanmakta gazete kesikleri, cam, sigara yardımıyla yepyeni biçimler oluşturulmaktadır. Bu tür çalışmaya Collage adı verilir. Bu yeni yöntem cisimlerin resminin yapılması ile son bağları da koparır. Artık resmin bağımsızlığına erişilmiştir.

27 Nisan 1937 yılında Almanların saldırısıyla Guernica kasabası bombalandı. Picasso bu olaydan çok etkilendi ve bunun üzerine Guernica adlı bir eser yaptı. Guernicada ağlayan insanlar felaket ve benzeri resmediliyordu.

1937 yılının Ekim ayında anne çocuk çizimlerinden yola çıkarak, Guernica’nın bir tür dipnotu sayılabilecek Ağlayan kadını yaptı. Çağın yaygın konusu olan çekilen acılar burada çok yakından bakılan bir kadın başına sığdırılıyordu. İlk bakışta resim salt sanatsal öğeleriyle dikkat çeker. Oysa bu resme nereden ve nasıl bakarsak bakalım orta yerinde genellikle bir acı olarak kullanılan mendilin çok köşeli biçimi gözümüzü alıyor. Kadın umutsuzlukla mendili ısırmış gözyaşları mendile doğru akıyor. Mendil kadının ağzını bir peçe gibi örterek acısının şiddetini vurguluyor ve renklerindeki mavi beyaz karşıtlığı Guernica’ıyı akla getiriyor. Picasso 92 yaşına kadar yaşadı ve bu süre zarfında birçok ödüller aldı ve birçok sanatsal eserler meydana getirdi.


Keylogger’ ın Yol Açabileceği Tehlikelerin Önüne Geçin

Keylogger’ lar son derece tehlikeli bu küçük yazılımlar bilgisayarınıza gizlice yerleşiyor ve girdiğiniz parolaları ve PIN kodlarını kaydediyor. Hiçbir özellikten vazgeçilmez zorunda kalmadan benzer tehlikeleri bertaraf etmeniz mümkün.Güvenliği elden bırakmayın ve başkalarının eline geçmesini istemediğiniz bilgileri girmek için farenizi kullanabilirsiniz. http://www.myplanetsoft.com/free/mouse-only-keyboard.php adresinden de indirebileceğiniz Mouse Only Keyboard adlı ücretsiz yazılım kurulum gerektirmiyor. Mok.exe dosyasına çift tıklayarak yazılımı başlatabilirsiniz. Parola yada kullanıcı adı alanına gireceğiniz karakterlere birer birer tıklamanız gerekiyor. Copy’ ye tıklayarak parolayı panoya aktarabilirsiniz. Daha sonra internet tarayıcı penceresinden bilgileri gireceğiniz web adresini ziyaret edein ve [CTRL+V] tuş bileşimiyle parolayı girin. Bu yöntem uzun metinlerin yazılması için pek elverişli değil ancak parola girerken kendini daha güvende hissetmek isteyen kullanıcılar için göze alınabilir nitelikte

Parolalarınızda özel karakterlere de yer verdiyseniz onları geçici yada kalıcı olarak seçim listesinde ekleyebilirsiniz. Bunun için Custom Chars alanına tıklayın klavye ile özel karakterleri girin ve + simgesine tıklayın. Eklediğiniz karakterler değerleriyle birlikte yukarıdaki listede kullanımına sunulacak değişikliğin kalıcı olması için yazılımın yapılandırma dosyasında değişiklik yapmanız gerekecek Mouse Only Keyboard penceresini kapatın. Daha sonra yazılımaait dosyaların bulunduğu klasördeki mok.ini dosyasını herhangi bir metin düzenleyicisiyle görüntüleyin. En sona gidin ve buraya eklemek istediğiniz için ideal yazılım çünkü bu bilgisayarlarda herhangi bir keylogger olup olmadığını anlamanız mümkün olmayabilir. Bu nedenle yazılımı USB belleğinize yada her an erişebileceğiniz bir çevrimiçi depolama alanına kopyalayın artık onu bu konumdan doğrudan doğruya çalışabilir ve örneğin banka hesabınıza yabancı bir bilgisayardan da daha güvenli bir şekilde erişebilirsiniz..



RESSAMLAR


Salvador Dali Domenech 11 Mayıs 1904'de Figueras'ın (İspanya'nın Kuzeyinde Pirienelere yakın bir kasaba) bir köyünde doğdu. Babası bölgenin ünlü noterlerinden biriydi. Yaşamının yönü dahilikle delilik arasında bir ikilemde belirlenmiş gibiydi. Gerçekte kardeşi 6 yaşındayken menenjitten ölen erkek kardeşinden
3 sene sonra dünyaya gelmişti. 1973 de şöyle yazacaktı: 'Doğar doğmaz tapınılan bir ölünün ayak izlerinden yürümeye başladım. Beni severken hala onu seviyorlardı aslında. Belki de benden çok onu.. Babamın sevgisinin bu sınırları yaşamımın ilk günlerinde itibaren çok büyük bir yara oldu benim için.

Ona koydukları isim; ölmüş kardeşinin ismiyle aynıydı: Salvador. Ressam bu kardeşine ikiz kadar benziyordu. Anne babasının yatak odasında Velazquez'in Çarmıhta İsa resmiyle birlikte asılı olan kardeşinin resminin yaşayan bir aynasıydı. Böylece Salvador Dalê bir küçük despota dönüştü. Ailesinin dikkatini çekmek için yaptığı histeri krizleri, teatral hareketler alışılagelmiş şeylerdi. Uzun süre, onu fetheden kızkardeşi Ana Maria'nın doğumu bile onu düzeltmeye yetmedi. Aksine zaman geçtikçe farklılığını ifade etme isteği daha dayanılmaz hale geliyordu.

Hasta çocuk; 10 yaşında yaptığı ilk self-portresinin ismiydi. Bir süre sonra ilk resim kursuna başladı. Öğretmeni Juan Núñez iyi bir ressamdı; ondan karakalem çalışmayı öğrendi. Daha sonra Catalan (İspanyanın Kuzey doğusunda yaşayan Catalanca adında farklı bir dil konuşan insanlara verilen isim) empresyonist ve realistlerini tanıdı. Daha sonra Kübizm ve Juan Gris'i keşfetti

20'li yılların başında Madrid San Fernando Akademisine başladı. Ancak anarşist hareketleri nedeniyle okuldan atıldı ve bir süre Girona'da tutuklu kaldı.(1923) Daha sonra tekrar okula kabul edilse bile 1926'da tamamen atıldı. Bunu takip eden yıl Paris'te Picasso'yla tanıştı. 10 yıl sonra Londra'da Stefan Zweig onu Sigmund Freud'a tanıttı. 1923'te Madrid'de Luis Buñuel ve Garcêa Lorca ile tanıştı.

Dali böylece değişti. Görünümüyle de. Başlangıçta ki uzun saçları; ağzından hiç düşmeyen piposu daha sonra kısacık biryantinli saçlı spor kıyafetli asık suratlı birine dönüştü. Günlük yaşamı; entelektüel bir söylemin ve lüks bir yaşamın çevresinde dönüyordu. Buñuel'le 'Bir Endülüs Köpeği' filmini sahneye konmasına yardımcı oldu. Ama. Buñuel.'i dinsizlikle suçlayarak ikinci bir filmden uzak durdu. Buna karşın Garcêa Lorca'yla çok yakın bir arkadaşlığı oldu. 1925-36 yılları arasında uyumlu bir dostlukları oldu. Kadınlar pek ilgisini çekmiyordu. Sadece erotik fantazileri için gerekliydiler. 1926 yılına kadar yaşamının buluşması için beklemek zorunda kaldı: Gala; bir Rus avukatın kızı ve sürrealist şair Paul Eduard'ın eşiydi. Onu ilk defa Cadaquez'de Akdeniz'in Catalan kıyısında Hotel Miramar'ın terasında karşı gördüğünde eşiyle beraberdi. Ertesi gün saat 11'de plajda buluşmak üzere sözleştiler. Dali bu olayı tamamen sembolik bir biçimde hazırlamaya karar verdi.

Soyundu. Elbiselerini, göğüs uçlarını, kıllarını, göbek deliğini ve esmerleşen tenini gösterecek şekilde kesti, katladı. Boynuna inci bir kolye, kulağına bir kırmızı bir sardunya taktı. Traş olurken yaralanmasından esinlenerek kendi kanını süründü. Bunu balık kuyruğu, keçi gübresi ve yağla karıştırdı. Ama pencereden Gala'yı, özellikle de çıplak bronzlaşmış sırtını görünce, bu ölümcül ritüele son vererek üzerindeki partallığı ve bu vebalı tutkuyu soyunmaya karar verdi. Birkaç ay sonra tamamen aşık olarak birlikte yaşamaya başlayacaklardı. Ve o andan itibaren Gala; Dali için bir aşık, bir arkadaş, esin perisi ve model (ilk defa profilden Gran Mastrubador'da gözükür), danışman ve herşeyin ilersinde varlığının yöneticisi olacaktır. Port Lligat'de hayatlarının evlerini kurdular. İlk önce İç Savaşta, daha sonra Dünya Savaşından kaçmak için tüm dünyayı gezdiler. Dali şöyle açıklar düşüncesini: 'Her zaman anarşist ve aynı zamanda da monarşisttim. Her zaman burjuvaziye karşıydım ve hala da öyleyim. Gerçek kültürel devrim monarşist prensiplerin restoresiyle mümkündür.' Ama 1934'te beş yıllık aktif bir işbirliğinden sonra artık eski sürrealist arkadaşlarından ayrılmış ve küçük burjuvaya dönüşmekle suçlanır olmuştu. Çünkü politikadan kaçıyordu: 'Beni ne marksizm bir parça bile ilgilendirmiyordu. Politika bir kansere benziyordu.' Newyork'a yerleşti, ama arada sırada geri dönüyordu. Örneğin faşistler arkadaşı Garcia Lorca'yı öldürdükten ya da Nazilerin istilasından sonra. Mamafi, Kuzey Amerikalılar tarafından aranılan, sevilen, iyi ücret ödenen biriydi.
1966'da Newyork modern sanatlar müzesinde 1966'de ona bir retrospektif adadılar. Beuborg'daki bir diğer sergi için 1979'a kadar beklemesi gerekti. 3 sene sonra 1982'de Gala öldü. O zamandan sonra nerdeyse resim yapmayı bıraktı. Dali , Gala'nın mezarının olduğu Pubol'e yerleşti ve son eserlerini verdi.

Bütün akımları tanıyıp; olası bütün etkilerden geçtikten; tüm çılgınlığıyla o devasa eseri 'Babil Kulesi'ni oluşturduktan sonra; Salvador Dali sanatı boyunca uzayıp giden bir ipi farketti. Bu ip görünmez bir şekilde daha Breton'la bile değilken gerçekleştirdiği ilk sürrealist eseriyle, gerçek anlamdaki sürrealist eserlerini birbirine bağlıyordu.

Freud'un içten ve ve fanatik olarak tanımladığı, Dali'nin gözleri; hep büyüleyici bir dünyayı keşfediyordu. Dali hiçbir zaman taptığı esin perisi Gala'dan ayrılmadı, eve kendine duyduğu ihtiyaçtan daha fazla bir ihtiyaçla ona bağlıydı.


Pubol Şatosundaki yangından kurtulduktan sonra; 23 Şubat 1984'de Figueras hastanesinde, 84 yaşında öldü. Cesedi ilaçlandı;
ve Figueras'daki müzesine hakim olan dev kubbenin altına gömüldü




DALİ'NİN SANATI


Paris’te yeniliğin öncüsü olarak Kübizmin yerini alan akım, bir bakıma yenilikçiliğe karşı olduğunu ileri süren bir akımdı. Sürrealizm(Gerçeküstücülük) akımı, kendinden bir önceki Dadacılık gibi,modern sanatla ilgili bütün “izmleri” insan hayatının hiçbir dönemiyle ilgisi olmayan yapay çabalar olarak reddediyordu. Sürrealistlerin amacı, insanın doğal dünyası olduğuna inandıkları fantezi, düş ve imgeleminüst gerçeğini açarak, sanatı uygarlığın düzenli ve kısıtlı kurallarına karşı kullanmaktı. Sürrealistle, konuyla ve konunun etkisiyle Kübizmin, Fütürizmin, özellikle de Ekspresyonizmin ilgilendiğinden çok daha fazla ilgileniyorlardı. İnsanları ölçülü ve hesaplı davranışlarından ayartmak amacıyla bir yandan o davranışlar üzerine terbiye ve siyaset kurallarına aykırı demeçler yağdırıyorlar, bir yandan da akılcılık dışı düşüncenin hazlarını öğretmeye çalışıyorlardı. Bu sanatçıların çoğu yazardı ve odak noktası olarak yazınsal sorunları seçiyorlardı. Akıldışılığın gerçekdışı yaşantıları yazıyla nasıl dile getirilebilirdi? Bir düşü sadece betimlemek yetmezdi: çünkü bilincin denetimi burada araya girecekti.Bilinçaltı dünyasına daha rahatça girebilmek için, uyuşturucu maddeleri ve yapay uyutma (hipnoz) yollarını denediler.Dadacıların sözcükleri rastgele seçip düzenleyerek, onlara belli bir anlam yüklemeden aralarında anlam etkileşimi sağlama, gizli yada çok yönlü anlam kıvılcımları çıkarma yöntemini benimsediler.Aynışey imgelerle de yapılabilirdi; bu yüzden sık sık 19. Yy şairi Lautreamont’un bazı sözlerini kullandılar:

“Bir dikiş makinesinin ameliyat masasında bir şemsiye ile rastlaşması olarak güzellik”

Salvador Dali Millet’in Angelusü üstüne şöyle demiştir:

“Açıklayıcı olgu”nun benim sınırsız düşüncelerimin akışını hiçbir bakımdan sınırlayamayacağı ama tersine onu geliştireceği apaçık ortadadır.Bende, kuşkusuz ancak paranoyakça açıklamalar sözkonusu olabilir ve burada bunun gerektirdiği üstünkörü sözuzatımından dolayı özür dilemeliyim. Gerçekten de, çoğu zaman okurlarıma yineleme zavkini tattığım ve sabrını gösterdiğim gibi paronoya olgusu, içinde yalnızca, bütün “çağrışımsal sistematik” etkenlerin en iyi biçimde özetlendiği olgu değil ama daha “özdeş” bir psişik-yorumsalaçıklamayı cisimleştiren bir olgudur.Paranoya herzaman “açıklamaya ilişkin” olmakla sınırlı kalmaz; aynı zamanda, bilinen tek ve hakiki “gerçek anlamdaki açıklamayı” oluşturur, yani sınır tanımaz yorumsal açıklamayı(…).

Hiçbir görüntü, yaklaşık 70 yıl önce, trajik ve yamyamca soyaçekimlerin ressamı, yumuşak, yumuşacık ve iyi nitelikl etlerin, atalardan kalma ve korkutucu karşılaşmaların ressamı tarafından yapılmış olan resimden daha gerçek ve sınırsız biçimde Lautreamont’u özellikle de Les Chants de Maldoror’u açıklayabilecek güçte değildir bana göre. Burada, jean François Millet’ye, anlatılamayacak ölçüde anlaşılmamış olan şu ressama telmihte bulunuyorum.

Bana göre, resim alanında şu çok bilinen ve yüce “bir teşrih masası üstünde bir dikiş makinesi ile bir şemsiyenin beklenmedik karşılaşması” ile eşdeğerli olacak olan Millet’nin o bin kez ünlü Angelus’üdür. Hiçbir şey bana bu karşılaşmayı gerçekten şu göz önünden gitmeyen Angelus’teki görüntü kadar aşırı-açık biçimde açıklayabilecek güçte görünmüyor.

Angelus, bildiğim kadarıyla ıssız, alacakaranlık ve ölümcül bir ortamda iki kişinin hareketsiz varlığını, bekleyiş içindeki karşılaşmasını içeren, dünyadaki tek tablodur. Bu ıssız, alacakaranlık ve ölümcül ortam tabloda “teşrih masası” nın şiirsel metinde oynadığı rolü üstlenir; çünkü yalnızca ufukta yaşam sönmekle kalmaz, ama diren, insanoğlu için herzaman, “sürülmüş toprak” olan şu gerçek ve besleyici ete batmaktadır; oraya, verimliliğin şu açgözlü yönelmeyönelmişliğiyle saplanır diyorum, tıpkı neşterin, herkesinde bildiği gibi gizlice, çeşitli analitik bahanelerle, her cesedin teşhirinde, ölümün sentetik, doğurgan ve besleyici “patatesini” aramaktan başka birşey yapmayan nefis çizip-yarmaları gibi(…)

Eğer, bizimde ileri sürdüğümüz gibi, sürülmüş toprak, bilinen bütün teşrih masalarının en gerçeği, en elverişlisiyse, şemsiye ve dikiş makineside Angelus’e erkek figürü ve kadın figürü olarak aktarılacaktır; ve karşılaşmanın tüm sıkıntısı, tüm gizi, herzaman, benim pek naçiz düşünceme göre, şimdi artık “yer” (sürülmüş toprak, teşrih masası) tarafından belirtildiğini bildiğimiz sıkıntı ve gizden bağımsız olarak, her iki kişinin, her iki nesnenin içerdiği özdeş özelliklerdn kaynaklanacaktır(…)

Şemsiye-“simgesel işlev gören gerçeküstücü nesne”-şu gün gibi ortada olan ve herkesin çok iyi bildiği dikleşme simgesi nedeniyle Angelus’ün erkek figüründen başka birşey olmayacaktır; tabloda dikleşme durumunu –bunu sergilemekten başka birşey yapmamıştır- kendi şapkasının utanç ve insanın başına iş açacak konumuyla gizlemeye çalışır.Onun karşısında (da) herkesin bildiği, son derece belirgin kadın(lık) simgesi, dikiş makinesi(…)

Angelus’ün bu iki figürünün, yani dikiş makinesi ile şemsiyenin ardında başak toplayıcıları, aldırmazlıkla, uzlaşmalı olarak, yumurtaları tepsiye (tepsi olmaksızın) toplamayı sürdürmekten başka birşey yapamazlar, mürekkep hokkalarını, kaşıkları ve alacakaranlığın son ölgün ışıklarının o saatte pırıltılı ve teşhirci kıldığı tüm gümüş takımını da(…)

Her iki yöntemde de –sözsel ve görsel-izleyicinin imgelemini anlam aramaya yönelterek, onun yaratıcı katılımını sağlamaya çalışıyordu. Önemli olan okura sağduyu ile bir yorum yapma olanağı tanımayan veriler sunmaktı. Böyle bir süreci başlatmak, mantığın izleyici üzerindeki egemenliğinin azalmasına yardım edecekti. Böylece bir insanın Sürrealist yaşantıyla karşılaşmadan önce, uyuşturulmasa bile, bir irkiltiyle (şokla) sarsılması kadar etkili bir sonuç verecekti.

Bu yolda Dadacıların uygarlığa karşı çıktıklarını göstermek için yararlandıkları oyunlar, en geçerli strateji olarak benimsendi. Sürrealizm insana daha yüksek düzeyde doğal bir özgürlük içinde yaşamayı öğreterek onu kurtaracaktı. İnsan eski Yunanlıların oluşturdukları akılcı düzenin boyundurluğundan kendisini kurtarınca, maddi kısıtlamalarında bir anlamı kalmayacaktı.

Sürrealizmde bol ayrıntıya yer veren ve doğrudan doğruya bilinçaltını yansıtan, en ince ve en inandırıcı örneklerini İspanyol ressam Salvador Dali yapmıştır. Dali 1929 ‘a kadar eski ustaların doğacılığından Kübizme ve de Chirico ile Carra’nın metefiziksel resimlerine kadar değişik türlerde resimler yapmıştı.Dali amacının “kargaşılığa bir düzen vermek, böylece gerçeklik dünyasının saygınlığını ortadan kaldırmak” olduğunu söylüyordu. Bu amaç, Sürrealist yazarların ilkelerine uyuyor ve kendisinin artık tümüyle geleneksel betimleme yöntemlerinin edebiyat dünyasına Ernst’in yapıtlarının çoğundan, Miro’nun yaptlarının ise hepsinden daha çok yaklaşmasını sağlıyordu.Oysa Dali’nin anlatım yollarının hiç değilse en etkilileri yazınsal değil, görsel nitelikteydi. Kendisi, bizim algılamamızı etkileyen çok anlamlılığı sürekli olarak sömürmüştür. Biz herzaman, özellikle de yorgunluk, hastalık, uyuşturucu ilaç ve benzeri nedenler yüzünden, mantığımızın gücünün zayıfladığı anlarda gördüğümüzü tam olarak seçemeyiz.Dali’nin amacı, bizim doğru yada normal saydığımız okuma ve görmemizi kuşkuya düşürecek ölçüde bu yanılma olasılığını pekiştirmektedir.Kendisi ayrıca insan vücudunu, boşlukları, cisimleri, hatta biçimleri en aşırı ölçüde çarpıtmanın yollarını da biliyor, bu çarpıtmalarla bizdeşaşkınlık ve tedirginlik yaratıyordu. (Bu çarpıtmalar sonunda, kayalar ete dönüşüyor, saatler eriyor, boşluklar katılaşıyor, böylece izleyicide belli bir mid bulantısı, baş dönmesi ve yön yitirme gibi tepkiler ortaya çıkıyordu.) Breton’un Dali’nin resimlerini incelediği 1929 yılında yazdığı ikinci Sürrealist bildiride “ölümle hayat, gerçekle düşşel, geçmişle gelecek, iletilebilenle iletilemeyen arasındaki çelişkinin ortadan kalktığı” zihinsel bir durum olduğunu yazıyordu. Daha sonrada şu sözleri ekliyordu: “Sürrealist etkinliği, bu gerçeği belirleme amacıyla incelemenin dışında her çaba boşunadır.” Dali’nin sanatının en parlak örneklerini açıklayan en doğru tanımdır bu. Bu sanat hem yıkıcı, hem yapıcı; hem şaşırtıcı, hem öğretici bir anlayışı yansıtır. Ancak görsel açıdan da tümüyle tepkici bir sanattır. Dali’nin resmettiği sahneyi, önceden hazırlanmış tiyatroya özgü çerçevelenmiş bir yanılsama olarak seyrederiz. Birçoklarının hayranlık duyduğu resim tekniği, Dali’nin kendine usta olarak seçtiği Raffaello’nun inceliğinden ve Vermeer’in dingin nesnelliğinden yoksundur. Dali’nin “elle yapılmış fotoğraflar” dediği bu resimlerde, 19. Yüzyılın akademik cansızlığı göze çarpar. Ancak 18. Yüzyıl resmi ile Empresyonistleri anımsatan renk parlaklığı, Dali’yi III. Napoleon döneminin bazı usta, fakat çekingen ressamlarından ayırır. Ama bu ressamlar bile, Dali’nin yaşama biçimini ve anladıklarını kabul edecekleri imgeleri karşısında büyük bir öfkeye kapılabilirlerdi. Günümüzde ise, Dali’nin bilinçli çılgınlıkları, ününün artmasına yol açmış ve Paris’li Sürrealistlerin kendilerine tanıdıkları bazı kural dışı özgürlüklere ters düşmemiştir. Kendisinin gittikçe aristokrat bir dünya görüşünü benimsemesi, faşizmi desteklemesine yol açmış ve 1938’de Breton’la onun çevresinde kalan öbür Sürrealistler, Dali’yi kendilerinden biri saymaya son vermişlerdir.

VideoLan 0.8.6c Portable


 Açıklama:
VLC Media Player, şu ana kadar benim konusunda en iyi dediğim Media Player Classic programını bile geride bırakacak kadar çok formata destek veren yeni nesil, açık kaynak kodlu ortam oynatıcılarından birisi. Bunun dışında eMule, eDonkey tarzı programlar için de son derece kullanışlı bir oynatıcı. indirmekte olduğunuz dosyayı bitmeden seyredebilmenin benim bildiğim tek yolu VLC Media Player.

Ayrıca belki küçük ama çok güzel daha bir sürü özelliğe sahip. Örneğin; oynattığınız dosyayla eş zamanlı olarak enstantane yakalayabilir ve bunu ekranınızın sol üst köşesinde bir süre görüntüleyebilirsiniz. Ayrıca bu sürümle beraber Türkçe dil desteği de eklenmiş.

Çok güzel özelliklere sahip olan ve her yeni sürümünde kendini çok ileri götüren VLC Media Player’ın bana göre hala tek eksisi, kullanışsız bir listeye sahip olmasıdır.

Program, Mac OS X 10.2, 10.3 ve 10.4 platformlarında sorunsuz olarak çalışmaktadır.

VLC (initially VideoLAN Client) is a highly portable multi-platform multimedia player for various audio and video formats (MPEG-1, MPEG-2, MPEG-4, DivX, mp3, Ogg, OGM, MOV, wma, wmv…) as well as DVDs, VCDs, and various streaming protocols. The VideoLAN project targets multimedia streaming of MPEG-1, MPEG-2, MPEG-4 and DivX files, DVDs, digital satellite channels, digital terrestial television channels and live videos on a high-bandwidth IPv4 or IPv6 network in unicast or multicast under many OSes. VideoLAN also features a cross-platform multimedia player, VLC, which can be used to read the stream from the network or display video read locally on the computer under all GNU/Linux flavours, all BSD flavours, Windows, Mac OS X, BeOS, Solaris, QNX, Familiar Linux…

Changes in VLC (VideoLAN Client) 0.8.6c :
• Various bugfixes, notably:
- Windows Vista compatibility
- Cropping in Direct3D
- Fullscreen change crash on Mac OS X
- RSS filter string overflow
- Few memory leaks
- MKV demuxer crash (related to seeking)
• CDDA / Vorbis / Theora / SAP plugins:
- Security updates (VideoLAN-SA-0702)
• Demuxers:
- Fixed a problem with detecting embedded subtitles (GAB2 format) in AVI
• Decoders:
- Updated FLAC API compatibility
• Input:
- Support for new v4l2 encoder API
• Localisation:
- New localisation: Arabic, Persian

Screenshot: VideoLAN

Homepage:http://www.videolan.org/vlc/

Size: 9.23 MB




Windows Gezgininde Klasör Boyutlarını da Görüntüleyin


Windows Gezgininde Ayrıntılar görünümünde standart olarak klasörlerin her birinin boyutunu görmek mümkün Ancak görüntülenen klasörlerin toplam boyutu hakkında bilgi sunulmuyor . Sabit diskte çok yer kaplayan klasörleri daha kolay bulabilmek için bu değerleri doğrudan hesaplayacak bir yazılıma ihtiyacınız var..FolderSize adlı açık kaynak kodlu eklenti Windows Gezgini’ nin klasörlerin boyutlarını da göstermenizi sağlıyor. Windows Gezginine entegre olan bu araç klasörün sabit diskte ne kadar yer kapladığını hesaplıyor ve elde ettiği değeri ayrı bir sütunda görüntülüyor..

http://sourceforge.net/projects/foldersize/ adresinden MSI uzantılı kurulum dosyasını edinebilirsiniz. Kurulumu tamamladığınızda boyut bilgisi sütünuda Windows gezginindeki seçenekler arasında yerini alıyor. Ancak sütunun sütunun görüntülenmesini sağlamak için Windows gezgini ile herhangi bir klasör açtıktan sonra Ayrıntılar görünümüne geçin ve sütun başlıklarının yer aldığı çubuğa sağ fare tuşuna tıklayın açılan listeden Folder Size’ ı seçin artık Boyut sütunu yerine bu sütuna yer vermelisiniz bunun için sağ fare tuşuyla yeniden aynı çubuğa tıklayın ve boyutun yanındakş onay işaretini kaldırın. Daha sonra Folder Size sütununu Sürükle / Bırak yöntemiyle yeni yerine taşıyın ve sütun genişliğini dilediğiiz şekilde düzeltin. Araçlar klasör boyutunu hesaplamayı henüz bitirmemişse son değerler yerine hemen yanında artı işareti olan ve artan geçici değerler ekrana gelecektir.

Özelliği tüm klasörler için etkinleştirmek istiyorsanız Araçlar / Klasör Seçenekleri menüsünü açın ve görünüm sekmesine geçin Klasör Görünümleri alanından Bütün Klasörlere Uygula’ ya tıklayın bu seçim görünümle ilgili diğer seçimlerin de standart halini almasını sağlıyor.

Folder Size tüm klasörlerin tüm boyut bilgisini her an güncel tutabilmek için arka planda çalışmaya devam ediyor bu işlemi durdurmak için denetim masasındaki Folder Size simgesine çift tıklayarak yapılandırma seçeneklerine ulaşabilirsiniz. Service sekmesinden Stop tıklayın daha sonra Resume’ a tıklayarak klasör boyutlarının güncellenmesine kaldığınız yerden devam edebilirsiniz…



Firefox Download İçin Özel Klasör Belirlenmesi


Tarayıcınız her bir download sonrasında en son kullanılan klasörü hafızasında tutar ve bir sonraki sefere bu klasörün kullanılmasını önerir. Ancak siz download için devamlı olarak belirli bir klasörü kullanmak istiyorsunuz.

Mozilla’nın adres çubuğuna “about:config” yazın ve [Enter] tuşuna basın. Şimdi ekrana gelen oları konfigürasyon ayarları lisesinden “browser.download.dir” öğesini seçin. Şayet bu konfigürasyon seçeneği henüz mevcut değilse konfigürasyon penceresinde istediğiniz bir yere sağ tuşla tıklayın ve Yeni / String komutunu çalıştırın. Ardından isim olarak “browser.download.dir” girin ve Ok düğmesine tıklayın. Şimdi farenin sağ tuşunu kullanarak bu yeni öğenin üzerine tıklayın ve bu sefer Edit komutunu çalıştırın. Takip eden iletişim penceresine download için standart olarak kullanmak istediğiniz klasörü girin ve son olarak OK düğmesine tıklayın.
Eğer Firefox kullanıyorsanız bu değişikliği doğrudan menüler üzerinden gerçekleştirebilirsiniz. Bunun için Tools / Options komutunu çalıştırın ve ekrana gelen pencerenin sağ tarafındaki listeden Downloads kategorisini seçin. Buradaki Download Folder başlığı altında bulunan Save all files to this folder seçeneğini işaretleyin ve ardından hemen sağındaki açılır listede bulunan klasörlerden istediğiniz bir tanesini seçin. İsterseniz Other… öğesini kullanarak kendi oluşturduğunuz bir klasörü de seçebilirsiniz. Yaptığınız değişikliklerin uygulanması için Tamam düğmesine tıklayın.

Mevsimlik Bayramlar


Mevsimlik bayramların kutlama zamanları doğa,iklim ve ekoloji koşullarına bağlı olarak farklılık gösterebilmektedir.Örneğin koç katımı kışın kısa sürdüğü baharın erken geldiği bölgelerde güz başlarında,baharın geç geldiği yerlerde güz sonlarında yapılır.Buna karşılık nevruz,hıdrellez gibi bayramlar her yerde aynı tarihlerde kutlanır.Kimi bayramların zamanını yerli üretim şartları,bazılarını ise genel bir "takvim geleneği" belirler.Böylece mevsimlik bayramlar:

Bahar Bayramları

1)Bahar Bayramları:Nevruz, Çiğdem, Betnem (gavur küfrü ya da kızıl yumurta), Hıdrellez.

2)Yaz,Gündönümü

3)Kış Yarısı,Yılbaşı


Özel Mevsimlik Bayramlar

1)Çoban Bayramları Zinciri:Koç Katımı,Veya (davar yüzü),Döl

2)Ekinci,Meyveci,Bağcı Bayramları

3)Göç Bayramları





Hıdırellez Bayramı

Nevruz Bayramı




Windows Live Messenger 8.5.1238.0601


Açıklama:

İşte! Yeni kuşak MSN® Messenger. Messenger ile ilgili sevdiğiniz her şeye (kişi listeniz, ifadeleriniz ve arkadaşlarınıza anında erişim) ek olarak, bağlanmanın ve fotoğraf (ve başka şeyler) paylaşmanın yeni müthiş yolları var. Her zamanki gibi, Messenger’ı karşıdan yüklemek ve çoğu özelliğini kullanmak ücretsiz.

  • Onları ekranınızda görün

    Gösterin ve söyleyin: Bir web kamerası edinin ve birkaç dakikada görüntülü konuşma yapmaya başlayın.
  • Bir şeyler paylaşın

    Arkadaşınızla bir Paylaşım Klasörü başlatın. Bilgisayarinizin alabilecegi kadar fotograflarinizi veya baska ögeleri birakin, ikinizden biri çevrimdisi oldugunda da dosyalari görün.
  • Milyonlarca kişi bulunan bir ağ

    Dünya çapında yüz milyonlarca üyesi olan en büyük IM ağına katılın.
  • Yeni: Yahoo! arkadaşlarınızla da sohbet edin

    Şimdi Windows live Messenger yoluyla Yahoo! kullanan arkadaşlarınızla da iletişim kurun. Messenger with Voice. Dünyanın en büyük anlık ileti ağı artık daha da büyük.



En önemli 10 Müslüman icadı


* Kahve: Halid isimli bir Arap, Etyopya'nın Kaffa bölgesinde keçilerin yere dökülmüş koyu renkli tohumları yediğini fark etti. Kahve 1645'te Venedik'e geldi.

* Satranç: Eski Hindistan'da ortaya çıkan bu oyuna Persler tarafından bugünkü şekli verildi.

* Paraşüt: Endülüslü Abbas Kasım İbn Firnas'ın asıl amacı uçan bir cihaz icat etmekti. İcadı sadece yere çakılmasını engelledi.

* Sabun: Mısır ve Romalılar bazı materyalleri temizlik için kullansa da bitkisel yağları sodyum hidroksit ile birleştirip ilk sabunu yapan Araplardı.

* Çelik yelek: i lk kez ok geçirmeyen giysiler yapanlar Müslümanlar. Hıristiyanlar bunu Haçlı Seferleri sırasında öğrendi.

* Ameliyat: Ebu'l- Kasım El Zehravi'nin, 10'uncu yüzyılda bulduğu ameliyat yöntemleri ve 200 alet hâlâ kullanılıyor.

* Akşam yemeği: Irak'tan İspanya'ya gelen Ali ibn Nafi, 9'uncu yüzyılda çorbadan sonra et ya da balık yemeğiyle devam eden ve meyve ya da tatlıyla son bulan akşam yemeğini restoranında uygulamaya başladı.

* Halı: İnsan figürünün kullanılmaması Müslüman dünyasında halıcılığın da gelişmesini sağladı.

* Çek: 9'uncu yüzyılda Araplar iş yaptıkları kişilere verecekleri tutarı kağıt üzerine yazıyor bu kağıtlar gerçek para gibi değerlendiriliyordu.

* Roket: çinlilerin gösteri amaçlı roketlerinin içine potasyum nitrat katarak askeri amaçlı kullananlar Araplar oldu.

* Bahçe: Bahçeyi çiçek ve sanat eserleriyle süsleyip meditasyon merkezi haline getirenler Araplardı.


2008 KPSS sonuçlarının ne zaman açıklanacak?

2008 KPSS sınav sonuçlarının ne zaman açıklanacağı kesin olarak bilinmemekte fakat daha önceki yıllardaki gözlemlerimize göre sınavın Temmuz ayının sonlarına göre açıklanması gerekmektedir.
Tabi bu en geç açıklanmasını beklediğimiz tarihtir.
Daha önce de açıklanırsa şaşırmamak lazım.

Sınav sonuçları açıklandığında sonuçları sitemiz üzerinden

buraya tıklayarak öğrenebileceksiniz.

KPSS sınav sonuçları birçok alana göre sonuçlar vermektedir.
Bunlar en başta KPSS10 puanı, KPSS3 puanıdır.
Bunun haricinde birçok puan türü bulunmakta ve hepsinin hesaplama sistemi farklı olmaktadır.

Peki bu yıl kaç öğretmen ataması yapılacak?
Bu yıl 25000 öğretmen atamasının yapılacağı söylenmekte, bu atamaların hepsi eğer ilk atama döneminde olursa gerçekten büyük bir rakam fakat bunun kaçı sözleşmeli, kaçı kadrolu olacağı şimdilik tam olarak belli değil.

Eğer gerekli açıklamalar yapılırsa bunlar sitemiz üzerinden yayınlanacaktır.



Meslek Yüksek Okulu Mezunları Kısa Dönem Askerlik Yapacak


2 yıllık okul mezunlarının beklediği karar
Askerlik konusunda Hükümet, Genelkurmay Başkanlığı ile ortak çalışma içerisine giriyor.

Meslek liseleri ve meslek yüksek okullarını cazip hale getirmek için başlatılan hazırlıkların son aşamasına gelindi. İşte kararlar…

Hükümet, meslek liseleri ve 2 yıllık meslek yüksek okullarını cazip hale getirip gençleri bu okullara yönlendirmek amacıyla yaptığı hazırlıkların son aşamasına geldi. Değişikliğin 2 yıllık meslek yüksek okulu mezunlarına kısa dönem askerlik olanağı da sağlaması gündeme geldi.

Milli Eğitim-sanayi ve üniversite işbirliği çerçevesinde meslek liseleri ve meslek yüksek okulları için yeni düzenlemeler geliyor. Düzenlemeye çıraklık eğitim merkezlerinin dahil edilip edilmeyeceği henüz belli değil. Ancak meslek liseleri ve meslek yüksek okulları yeniden cazip hale getirilecek. İçerisinde imam hatiplerin de yer aldığı meslek liseleri ile meslek yüksek okulu mezunları için yeni avantajlar sağlanması amacıyla çalışmalar devam ediyor.

Sanayicilerin ara eleman yokluğundan şikayet etmeye başladığı meslek lisesi ve tamamlayıcısı 2 yıllık meslek yüksek okulu mezunları için yapılan çalışmaların başında askerlik görevlerinin kısaltılması geliyor. Böylelikle işgücü ve zaman kaybının önüne geçilmesini sanayiciler de istiyor. Bu çerçevede Milli Eğitim Bakanlığı’nca daha önce başlatılan ancak sonrasında kısa bir dönem yavaşlayan proje geniş bir alanı kapsıyor. Birkaç ay öncesinde yeniden canlandırılan proje kapsamında meslek liseleri ve meslek yüksek okulları yeni bir hüviyet kazanacak. Bu konuda henüz YÖK ile herhangi bir teması olmayan hükümetin, Genelkurmay Başkanlığı ile ortak bir çalışma yapacağı belirtiliyor.

Hükümetin “Kısa dönem askerlik yapacak yüksekokul mezunlarının daha önce asker öğretmen statülerinde olduğu gibi bir statüyle askerlik yaparak, ordunun eğitim ihtiyacının karşılanması ve silah altında olup hiçbir eğitimi bulunmayanlara yönelik kışla içinde mesleki eğitim verilmesi yönünde programlamalar yapabileceği”, askerin de buna sıcak bakacağı kaydedildi. Önümüzdeki günlerde TBMM’ye gelerek yasalaşması beklenen ve henüz netlik kazanmayan düzenlemede 2 yıllık meslek yüksek okulu mezunlarının kısa dönem askerliği nasıl ve kaç ay yapacakları belirlenecek.

AK Parti İstanbul Milletvekili ve eski Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Nejat Birinci, kendi dönemlerinde böyle bir proje bulunduğunu belirterek, “Bu konu istihdamın önünü açacak, işsizliği önemli ölçüde düşürecektir” dedi.

Birinci, bu tür bir örneğin Milli Eğitim Bakanlığı ile Sanayi ve Ticaret Bakanlığı arasında yapılan çalışmayla meyvelerini vermeye başladığını da kaydetti. Meslek liseleri yönetiminde yeni bir yapılanmayla sanayicilerin de temsil edilebileceğini kaydeden Birinci, “Türkiye’de işsizliğin en önemli çözüm noktası meslek liseleridir. Mesela müsteşarlık dönemimde lojistik meslek lisesi açtık. Buna büyük lojistik firmaları destek verdiler. Türkiye genelinde lojistikte 400 bin kişi istihdam ediliyor. Eğitimini almış değil ama lojistik köyleri yapılıyor şimdi. Bizden sonra 50-100 sene lojistik açısından Türkiye bir merkez olacak” diye konuştu.

Kendi dönemlerinde iş garantili perakende programları açtıklarını söyleyen Birinci, meslek lisesi ve meslek yüksekokullarının cazip hale getirilmesinin birçok yönünün bulunduğunu kaydetti.

AA



Askeriye Memur Alımları

Askeriye Memur Alımları 1999 yılında yapılan DMS sınavını 400 bin kişi kazandı. Bu kişilerin takriben 70 bini işe yerleşti. 2002 yılında yapılan KPSS sınavına da takriben 200 bin kişi katıldı. KMS sınavına girenlerin de hesaba katılması halinde takriben 500 bin kişilik bir kitle, şu an memur adayıdır.

Bu çerçevede Genelkurmay Başkanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı memur alım ilanlarına yönelik olarak aşağıdaki hataların yapıldığını düşünmekteyiz.

1-Binlerce genç memur adayı boşta duruken, hala memur olarak çalışanları veya daha önce memur olarak çalışmış olanları sivil memur kadrolarına atamaya çalışmak uygun değildir.

2-İlanı ÖSYM´ye yaptırıp da tüm memur adaylarının başvurularının alınması ve sadece puan üstünlüğüne göre atama imkanının sağlanması varken, sözlü sınav gibi subjektif değerlendirmelere en uygun sınav yoluyla bu şekilde bir memur alımı yapmak bu iki güzide ve en değerli kurumumuza yakışmamaktadır. Çünkü sözlü sınav yoluyla memur alınması torpile kapı araladığı için kaldırılmıştır. Yeniden bu yolu açmak güzel bir uygulama değildir.

3-KPSS veya DMS, ilk defa memur olacaklar için yapılmış bir sınavdır. Dolaysıyla memurlar veya daha önce memur olarak çalışmış olanlar bu sınava başvurmamıştır. Bu şekilde alım yapılacak ise bile, bunun daha önce kamuoyuna açıklanması ve memurların veya daha önce memur olarak çalışanların bu sınava girmesi sağlanmalıydı.

4-Kamu kurumları arasında geçişlerde muvafakat verilmesi gerekmektedir. Dolaysıyla Genelkurmay Başkanlığının veya Milli Savunma Bakanlığının memur kadrolarına yerleşmeye hak kazanan memurlara kurumlarınca muvafakat verilmesi gerekmektedir. Açıklanan kadroların nitelikli ve teknik ağırlıklı kadrolar olduğu düşünüldüğünde hiçbir kurumun kolay kolay muvafakat vermeyeceği ve bu nedenle kadroların boş kalacağı yüksek bir ihtimaldir.

5-Tüm kamuoyu anketlerinde, halkımızın en güvenilir bulduğu kurumlardan olan Genelkurmay Başkanlığının, prestijini zedeleyecek olan bu uygulamadan vazgeçerek, objektif uygulamalara uygun bir ilan yapması tek arzumuzdur.


Yetkililer, 23 bin kişilik açıktan atamadan ayrı olarak, kuruluşların boşalan kadroların yerine de yüzde 50 sınırı ile 15 bin yeni memur alabileceğine dikkat çekti.

Açıktan atama ve boşalan kadrolara yapılacak atamalarla birlikte yıl sonuna kadar kamuda yeni istihdam edilecek memur sayısının 38 bine ulaşabileceği vurgulandı.

Devlet Bakanı Murat Başesgioğlu, kamu kurum ve kuruluşlarına bu yıl alınacak 23 bin yeni memurla ilgili kadro dağılımının yapıldığını, atama işlemlerinin de yakında başlamasının beklendiğini bildirdi.

Başesgioğlu, bu yıl Haziran ve Eylül aylarında iki ayrı Kamu Personel Seçme Sınavı yapılacağını da ifade etti.
Devlet Bakanı Başesgioğlu, 2008 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununda toplam 23 bin adet açıktan atama izninin verildiğini hatırlattı..

Mevzuat çerçevesinde öncelikle bu kadroların dağılımının yapılması gerektiğine işaret eden Başesgioğlu, “Mevzuatımız, bu konuda da Maliye Bakanlığı ve Devlet Personel Başkanlığına görev vermiş bulunmakta. İlgili iki Bakanın teklifi ve Sayın Başbakanın onayı ile kadro dağılımı gerçekleşiyor. Biz de şu ana kadar yaptığımız çalışmalarda 22 bin civarında açıktan atama iznini ilgili bakanlıklara, kamu kurum ve kuruluşlarına dağıttık” dedi.

Dağıtım işlemini, kurumların personel ihtiyaçları, Türkiye genelindeki dağılım ve diğer kıstasları dikkate alarak yaptıklarını kaydeden Başesgioğlu, şöyle devam etti:
“Bunlar içinde en çok Milli Eğitim Bakanlığımıza açıktan atama kadrosu verdik. Bu yıl 10 bin kadro ile en fazla açıktan atama Milli Eğitim Bakanlığımızca gerçekleştirilecek. Bunu 2 bin 500 kadro ile Adalet Bakanlığı izliyor. Diğer Bakanlık ve kurumlarımıza da bu şekilde dağıtım yaptık. Şimdi kurumlarımız, boş memur kadrolarına bu dağılım içinde, açıktan atama şeklinde memur alımında bulunacak.
Açıktan atama kadroları yakında kurumlara tebliğ edilecek. Kurumlarımız, bunu nasıl kullanacaklar?.. Bu personeli, Kamu Personel Seçme Sınavına girmiş olan memur adayları arasından seçmek suretiyle temin edecekler. Gerekirse kendileri de sınav açmak suretiyle veya başka kurumlardan nakil suretiyle buraları dolduracaklar. Dolayısıyla kamu kurumlarımız, bu yıl memur kadrolarına bu şekilde eleman takviyesi yapabilecek. İhtiyaçları gidermek için bunu biran önce yapmakta da fayda var. Zaten kurumlarımız da bunu biran önce yapar. Atamalar, yakında başlar.”

BOŞALAN KADROLARA DA MEMUR ALINACAK

Devlet Bakanı Başesgioğlu, kamu kuruluşlarının açıktan atamanın yanı sıra, 2007 yılı içinde ölüm, istifa, emeklilik gibi nedenlerle boşalmış bulunan kadroların yüzde 50’si kadar ayrıca yeni memur alabileceklerini de ifade etti.

Başesgioğlu, “Diyelim ki, 2007 yılında istifa, emeklilik gibi nedenlerle 100 kadro boşalmışsa, kamu kurum ve kuruluşları, bu yıl 50 kadar kadroyu kendi inisiyatiflerini kullanarak, doldurabilecekler” açıklamasında bulundu.

SÖZLEŞMELİ PERSONEL DE İSTİHDAM EDİLEBİLİR

Kamu kuruluşlarının sadece memur alımı yoluyla değil, sözleşmeli personel istihdam ederek de, personel ihtiyaçlarını karşılayabileceklerini vurgulayan Başesgioğlu, bu konuda da şunları söyledi:
“Sözleşmeli personel, memurlarla ilgili söylediğimiz sınırlar ve sayılar dışında kalan bir istihdam şeklidir. Kurumların kendi gösterecekleri ihtiyaçlar doğrultusunda, Maliye Bakanlığı ve Devlet Personel Başkanlığından da izin almak suretiyle, açıklarını giderme yollarından birisi de sözleşmeli personeldir.

Kurumlarımız yine 4-b’ye göre personel istihdam edebilirler. 4-b’nin belli bir sayısı yok. Bir kurum, bu kapsamda personel istihdam etmek isterse, onun da kendine özgü bir yönetmeliği var. 4-b bilindiği gibi daha çok nitelikli personel için mevzuatımıza girmiş bir düzenleme. Bu tür personeli daha çok Milli Eğitim Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı çalıştırıyor.”

HAZİRAN VE EYLÜL’DE KPSS VAR

Devlet Bakanı Başesgioğlu, Kamu Personeli Seçme Sınavının 2 yıl aradan sonra bu yıl Haziran ve Eylül aylarında tekrar yapılacağını da bildirdi.

28-29 Haziran tarihlerinde gerçekleştirilecek sınava, 4 yıllık fakülte ve yüksekokul mezunlarının katılacağını belirten Başesgioğlu, 21 Eylül’deki sınavda ise 2 yıllık yüksek okul ve lise mezunlarının yarışacağını kaydetti.

Daha önceki yıllarda yapılmış sınavların geçerliliğini koruduğuna işaret eden Başesgioğlu, “Yeni mezun çocuklarımız var. Sanırım 2 yıldır sınav açılmadı. 2 yıldır okullarımızdan mezun olan çocuklarımızın da bu hakka kavuşması lazım. Her ne kadar sınava girenlerin hepsi yerleştirilemiyor gibi bir şey var ama diğer yandan da yarışma imkanından onları da mahrum etmemek lazım” diye konuştu.

YENİ MEMUR SAYISI 38 BİNİ BULACAK

Bu arada, Devlet Personel Başkanlığı yetkilileri, kamu kurum ve kuruluşlarında geçen yıl emeklilik, ölüm ve istifa gibi nedenlerle 30 bin civarında kadronun boşaldığını belirtti.

Yetkililer, 23 bin kişilik açıktan atamadan ayrı olarak, kuruluşların boşalan kadroların yerine de yüzde 50 sınırı ile 15 bin yeni memur alabileceğine dikkat çekti.

Açıktan atama ve boşalan kadrolara yapılacak atamalarla birlikte yıl sonuna kadar kamuda yeni istihdam edilecek memur sayısının 38 bine ulaşabileceği vurgulandı.

NEREYE, NE KADAR MEMUR ALINACAK?

Öte yandan açıktan ataması yapılacak 23 bin kadronun 18 bin 594′ü genel bütçeye dahil 44 ayrı kuruluşa tahsis edildi.

636 kadro, 18 ayrı özel bütçeli kuruluşa paylaştırılırken, 140 kişinin de sosyal güvenlik kuruluşları bünyesinde görev yapması kararlaştırıldı.

Kontenjanları daha sonra belirlenmek kaydıyla 3 bin yeni memur kadrosu da, YÖK, ÖSYM, Üniversiteler ve Yüksek Teknoloji Enstitülerine verildi.

Bu şekilde dağılımı gerçekleştirilen kadro sayısı 22 bin 370 olarak belirlenirken, 630 memur kadrosu ise rezerv tutuldu.

Söz konusu düzenlemede bazı kuruluşlara tahsis edilen memur kadroları da şu şekilde tespit edildi:
KAMU KURULUŞLARI KADRO SAYISI

Başbakanlık 70

Anayasa Mahkemesi 10
Yargıtay 20

Danıştay 20

Milli Savunma Bakanlığı 70
İçişleri Bakanlığı 1.500
Dışişleri Bakanlığı 100

Maliye Bakanlığı 550

Milli Eğitim Bakanlığı 10.000
Bayındırlık ve İskan Bakanlığı 150
Ulaştırma Bakanlığı 50
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı 100
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 100

Sanayi ve Ticaret Bakanlığı 25

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı 20
Kültür ve Turizm Bakanlığı 250
Çevre ve Orman Bakanlığı 100
Jandarma Genel Komutanlığı 120
Emniyet Genel Müdürlüğü 100
Diyanet İşleri Başkanlığı 750
Gümrük Müsteşarlığı 350

Gelir İdaresi Başkanlığı 700

Hazine Müsteşarlığı 20
DPT 20
Dış Ticaret Müsteşarlığı 20
TÜİK 15
DSİ Genel Müdürlüğü 100
Karayolları Genel Müdürlüğü 75
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü 250
SHÇEK Genel Müdürlüğü 150

Yüksek Seçim Kurulu Başkanlığı 70

Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 100
Savunma Sanayi Müsteşarlığı 10
Yurtkur 100
Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü 250
Devlet Opera ve Balesi G.M 28
Devlet Tiyatroları G.M 5
Orman Genel Müdürlüğü 50

Toplu Konut İdaresi Başkanlığı 50

İller Bankası 20
Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı 40

Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü 100

Tıkla son dakika haberleri cebine gelsin…



Lisans Mezunları

Fakülte Mezunları hem KPSS-A hem KPSS-B Kadrolarına başvurabilirler. KPSS Fakülte Mezunları için ayrı, Lise ve Önlisans Mezunları için ayrı olarak yapılmaktadır.

Fakülte Mezunlarının girdiği KPSS de Adaylara Genel Kültür, Genel Yetenek sorularının haricinde Alan Bilgisi derslerinden de sorular sorulmaktadır.

KPSS-A Kadrolarına başvurmak isteyen adaylar ise, Genel Kültür ve Genel Yetenek sorularını mutlaka yanıtlamaları yanısıra Alan Bilgisi Derslerini yanıtlamalıdırlar.

Sadece KPSS-B Kadrolarına başvuracak olan Fakülte mezunlarının sadece Genel Kültür ve Genel Yetenek sorularını yanıtlaması yeterlidir.

Alan Bilgisi derslerinde, 10 dersten soru sorulmaktadır. KPSS Adaylarına, hangi derslerin sorularına cevap verdilerse o dersleri içeren KPSS Puanları o adaylar için hesaplanmakta ve Sınav Sonuç Belgelerinde kendilerine bildirilmektedir.

KPSS sınavlarına istediğiniz yıl tekrar girebilirsiniz. Ancak, aldığınız puan ve bunun geçerlilik süresi aksi belirtilmediği sürece 2 yıldır. Bu yıl girdiyseniz, ertesi yıl puanınızı yükseltmek amacıyla tekrar girebilirsiniz.

KPSS Sınavlarına, okulundan mezun olmuş olan yada tercih listesi vereceği tarihte mezun olması beklenen adaylar katılabilir.





Kpss Yaş Sınırı

Üst yaş sınırının kalktığına dair düzenleme 04.03.2006 tarihli Resmi Gazetede yayımlanmıştır. Yayımlanan düzenleme şu şekildedir:

"Kamu kurum ve kuruluşları, kanunlarda ya da kanunların bu konuya dair düzenleme yetkisi öngördüğü tüzük ve yönetmeliklerde yer alan özel hükümler haricinde, merkezî yerleştirme yapılmasını talep edecekleri kadro ve pozisyonlar için yaş sının tespit edemezler."

Bu düzenleme ne demektedir?

Bu düzenleme ÖSYM tarafından yapılan memur ve sözleşmeli personel yerleştirmelerinde atama yapmak isteyecek kamu kurumlarının üst yaş sınırı tespit edemeyeceklerini belirtmektedir. Bunun tek istisnası: Kamu kurum ve kuruluşlarının kanunlarında ya da kanunların bu konuya dair düzenleme yetkisi öngördüğü tüzük ve yönetmeliklerinde özel hüküm yer alması halidir. Bu halde üst yaş sınırı tespit edilecektir.

Memur yerleşleştirmelerinde üst yaş sınırı nerede çıkıyor?

Memur adaylarından lisans mezunları için Temmuz´da, önlisans ve ortaöğretim (lise ve dengi) mezunları için Eylül´de KPSS sınavı yapılacaktır. Bu sınavlara girebilmek için yaş sınırı gerekmiyor. Yani 61 yaşındaki bir vatandaş dahi bu sınavlara girebilmektedir. Bu sınav sonrasında kamu kurum ve kuruluşlarının atama yapmak isteyecekleri boş kadrolar ÖSYM tarafından yayımlanacaktır. Bu yayımlanan kadrolarda öğrenim, askerlik ve yaş gibi çeşitli şartlar aranmaktadır. İşte yaş şartıda bu sırada ortaya çıkacaktır. Kamu kurumlarının açıkladığı kadrolarda yer alan üst yaş sınırları, sınav tarihi itibariyle aranacaktır.

Bu düzenleme nerede geçmiyor? Hangi statülerde üst yaş sınırı aranabilecek?

Devlet sadece ÖSYM kanalıyla memur ve sözleşmeli personel alımı yapmamaktadır. Devlette çok çeşitli statülerde personel alımı yapmaktadır. İşte bunlardan bir kaçı ve tek tek üst yaş sorunu...

1- Öğretmen atamalarındaki 40 yaş sınırı devam edecektir. Zira öğretmen atamalarını ÖSYM değil MEB yapmaktadır. Ayrıca MEB´in yönetmeliğinde bu konuya ilişkin olarak adaylarda 40 yaş sınırı aranacağına dair hüküm bulunmaktadır.

2- TSK ve kuvvet komutanlıkları ile Adalet Bakanlığı gibi kurumların memur alımı ÖSYM sistemi dışındadır. Bu kurumlar da KPSS sonuçlarına göre eleman almaktadır, ancak sınav ve diğer işlemleri kendileri yürütmektedir. Bu nedenle bu iki kurum, yaş sınırı koymaya devam edebilecektir.

3- Söz konusu düzenleme sadece merkezi yerleştirme dediği için, KPSS-A kapsamındaki müfettiş, uzman, denetmen, kontrolör ve uzman yardımcılığı gibi kariyer kadrolar için yaş sınırı uygulamasına devam edilecektir.

4- 657 sayılı Kanunun 4/B veya 4/C maddeleri kapsamında görevlendirme yapılması bu hükümlere tabi değildir. Yani yaş sınırı aranabilecektir. Çünkü bu statüdeki atamalar merkezi yereleştirmeye tabi değildir.

5- Geçici ve Daimi işçi alımları Türkiye İş Kurumu aracılığı ile yayımlanmamaktadır. Konuya ilişkin Tebliğ çıkarılmış olmasına rağmen, İŞKUR gerekli düzeltmeleri yapmadığı için hala bir kısım ilanlarda 30 yaş sınırı çıkmaktadır. Detaylı açıklama için

İŞTA BAKAN ŞAHİN´İN YENİŞAFAK GAZETESİNDE YER ALAN AÇIKLAMALARI

Memuriyette yaş sınırı yok

Başbakan Yardımcısı Şahin, memur alımlarında uygulanan 30 üst yaş sınırının kaldırıldığını ve Bakanlar Kurulu kararıyla 18 yaşını dolduran tüm adayların KPSS´ye girmelerine imkan sağlandığını söyledi

Memur alımlarında kurumlar tarafından uygulanan 30 üst yaş sınırı artık uygulanmayacak. Önceki yıllarda böyle bir uygulamanın olduğunu belirten Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin, 13 Şubat 2006´da Bakanlar Kurulu´nda alınan bir kararla 18 yaşını doldurmuş tüm memur adaylarının KPSS sınavına ve sınav sonucuna göre yerleştirilmelerine imkan tanındığını söyledi. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu´nun 40´ncı maddesinde genel olarak 18 yaşını dolduranların devlet memuru olabileceklerini belirten Mehmet Ali Şahin, kamu kurumlarına girişte asgari yaşın bu şekilde belirlendiğini ancak üst yaş sınırına ilişkin bir kısıtlama bulunmadığını belirtti. Kanunda memurlar için üst yaş sınırı bulunmazken, alt yaş sınırı 18 olarak kabul ediliyor. Şahin, kurum ve kuruluşların, tüzük ve yönetmelikle yaş sınırı tespit edemeyeceklerini belirterek, "Ancak uygulamada birliği sağlamak amacıyla kamu kurum ve kuruluşların kanunlarda ya da kanunların bu konuya dair düzenleme yetkisi öngördüğü tüzük ve yönetmeliklerin özel hükümleri haricindeki merkezi yerleştirmesini talep edecekleri kadro ve pozisyonlar için belli imkanlar tanınmıştır" dedi.

OBJEKTİF KRİTERLER

Memur olmak için 18 yaşın üstünde olmak yeterli. Ancak bir meslek ve sanat okulu bitirilmişse en az 15 yaş sınırı aranıyor. Bugüne kadar kurumların memur alımında yaş kriterlerini kendileri belirliyordu. Bazı kurumlar 25, bazıları 30 yaşı sınır kabul ediyordu. Alınan bu kararla kurumların elinde olan bu inisiyatif objektif kriterlere dayandırıldı.



Sağlık Personelinin İl İçi Atama ve Nakilleri Nasıl Olmaktadır?

Tabip ve Uzman Tabip Atamaları

Tabip ve uzman tabipler Atama ve Nakil Yönetmeliğinin 4. maddesinde stratejik personel sayıldığından, bu personellerin il içi atamaları aynı yönetmeliğin 16. maddesi ile iller arası atamaya dahil edilerek, aynı kurallara uygun olarak internet ortamında ve Bakanlık tarafından yapılmaktadır.

Tabip ve uzman tabiplerin il içi atamalarında şu durumlar istisnaidir ve Bakanlık onayı alınmak kaydıyla Sağlık Müdürlükleri tarafından gerçekleştirilir:

* 27. madde gereği yeni açılan kurumlara olan tayinler
* 28. madde gereği PDC fazlası kurumlardan açık olan kurumlara veya ihtiyaç halinde merkezden ilçelere olan tayinler

Diğer Personel Atamaları

Tabipler dışındaki diğer personelin il içi atamaları Bakanlığımızın yayınladığı ve bütün kurumlarımıza gönderdiğimiz Sağlık Personelinin İl İçi Atama ve Nakillerinin Usul ve Esaslarına Dair Yönerge doğrultusunda yapılmaktadır.

Atama Dönemleri

Stratejik personel (tabip ve uzman tabipler) harici atama dönemleri Mayıs, Eylül ve Aralık aylarıdır. Mayıs dönemi atamaları için Nisan ayında, Eylül dönemi atamaları için Ağustos ayında Aralık dönemi atamaları için Kasım ayında müracaat edilir.

Kadroların İlanı ve Başvurular

Bursa Sağlık Müdürlüğü, Personel Dağılım Cetveline göre açık olan ve doldurulmasına ihtiyaç duyulan kadroları her müracaat döneminden önceki ay, resmi web sitesi (www.bsm.gov.tr) aracılığı ile ilan eder. Bu kadrolara atanmak isteyen personel formatı belirlenen dilekçeyle en çok beş tercihle birlikte hizmet puanı gösterir PBS çıktısını da ekleyerek kurumu aracılığı başvurur.

Sağlık Müdürlüğü tayin komisyonu, öncelikli tercih sırasına bakarak hizmet puanlarına göre personelin atamalarını tamamlar. Aynı yerin aynı puana sahip birden fazla personel tarafından tercih edilmesi halinde, hizmet süresi fazla olan personel öncelikli olarak atanır.

Müracaat Sınırlamaları

a- Tayin talebinde bulunan personelin çalıştığı birimde hizmetlerin aksamaması için Müdürlük tayin taleplerini kurum veya unvan bazında sınırlama getirebilir. Müracaat sınırlama kararları, Müdürlükçe teşkil edilecek bir komisyon tarafından alınır ve ildeki tüm personele tayin dönemi öncesinden duyurulur.

b- Ataması yapılan personelden, yerine yeni atama yapılmadan görevden ayrılması halinde hizmeti aksayacak olan personelin görevden ayrılışları, yerine yeni atama yapıldıktan sonra sonuçlandırılır. Ancak bu süre iki ayı geçemez.



KPSS ile YERLEŞİP GİTMEK İSTEMEYENLER
"Ek yerleştirme yapılması
Madde 24- (Değişik birinci fıkra: 28/3/2005-2005/8714 K.) Kamu kurum ve kuruluşları, genel yerleştirme sonucu boş kalan kadrolarına ya da yerleştirme yapılmasından sonra ortaya çıkan acil ve zorunlu hallerde açıktan atama izni alınmış boş kadrolarına yerleştirme yapılmasını isteyebilirler.
Boş kalan kadrolar için ek yerleştirme, bu Yönetmeliğin 22 ve 23 üncü maddelerinde yazılı yol izlenerek yapılır.
Ek yerleştirmeye, genel yerleştirme sırasında yerleşen adaylar başvuramaz."
"Ek Madde 2- (Ek: 28/3/2005-2005/8714 K.)
Yapılan yerleştirme sonucu B grubuna ait herhangi bir kadroya yerleştirilip ataması yapılanlar, daha sonraki personel alımları için, yerleştirmelerine esas alınan puanla başvuruda bulunamazlar."
ÖZEL DEĞERLENDİRMELERİMİZ
- Yukarıdaki maddelere dikkat edilecek olursak, ilk madde de, ek yerleştirme yapılması halinde genel yerleştirmede katılan adayların ek yerleştirmeye başvuru yapamayacağı; ikinci madde de ise B grubuna ait herhangi bir kadroya yerleşenlerin, yerleşmelerine esas alınan puanla bir daha başvuramayacakları belirtilmiştir.
- Yukarıdaki her iki maddeden de, yerleşenlerin hem ek hem de genel yerleştirmeye başvuramayacağı sonucu çıkmasına rağmen, Devlet Personel Başkanlığı ve ÖSYM´nin ortak uygulamasına göre, yerleştiği kuruma ataması yapılmayanlar, atanamadığına dair bir belge alması ve bu belgeyi bir sonraki yerleştirme işleminde ÖSYM´ye iletmesi halinde, yapılan yeni yerleştirmelere katılabilmektedir.
- Yerleşmesi yapılmasına rağmen, göreve başlamak isteyenleri bir sonraki yerleştirmeye dahil eden ÖSYM ve Devlet Personel Başkanlığı uygulamasının, hukuki anlamda tam olarak doğru olduğu söylenemez. Ancak bu uygulamaya, Danıştay´ca iptal kararı verilmediği sürece, devam edilecektir.
- Burada bir diğer ayrıntıyı belirtmek gerekmektedir. Adayın yerleştiği yere hiç başvurmaması ile başvurup istenen belgeler temin edip kuruma verdikten ve kurumca atama onayı alınarak ataması yapıldıktan sonra, atandığı yere gitmemesi arasında fark vardır. Kişi yerleştiği yere hiç gitmez ise ÖSYM ve Devlet Personel Başkanlığının ortak uygulamasından yararlanabilecektir. Ancak kişi istenen belgeleri verip, atama onayı çıktıktan sonta atandığı yere gitmemesi halinde bu aday memur olarak atanmış sayılacaktır. Kamu kurumlarının bazı yanlış uygulamaları olmakla birlikte, kamu kurumlarının bu ikinci durum için kişiye "ataması yapılmamıştır" gibi bir yazı vermemesi, bu yazı alınmış olsa dahi, adayın yeni yerleştirmelere dahil edilmemesi gerekemktedir.

KPSS´de ´İki Kez Yerleşememe´ Neleri Kapsıyor?

YAPILAN DÜZENLEME ŞU ŞEKİLDEDİR:

"Ek Madde 2 — Yapılan yerleştirme sonucu B grubuna ait herhangi bir kadroya yerleştirilip ataması yapılanlar, daha sonraki personel alımları için, yerleştirmelerine esas alınan puanla başvuruda bulunamazlar."

Bu madde de geçen teknik terimler, "yerleştirme", "B Grubu" ve "yerleştirmeye esas alınan puan" ifadeleridir.

Yerleştirmeleri KPSS yönetmeliğine göre ÖSYM yapmaktadır. Öğretmen adayları açısından bu işlem Milli eğitim Bakanlığı tarafından yerine getirilmektedir.
"B Grubu kadrolar", ÖSYM tarafından merkezi olarak ilan edilen kadrolardır. Müfettiş, uzman, denetmen ve kontrolör yardımcılığı ile kaymakam adaylığı dışındaki tüm kadrolar B Grubu kadrolardır.
"Yerleştirmeye Esas Alınan Puan" terimi ise ÖSYM yerleştirmelerinde kullanılan puandır.

Bilindiği üzere KPSS sınavında ortaöğretim, önlisans ve lisans için üç düzeyde sınav yapılmıştır. Ancak, Lisans düzeyinde genel yetenek, genel kültür, eğitim bilimleri ve KPSS alan testleri uygulanmaktadır. Bu oturumların hepsinde farklı bir puan hesaplanmaktadır. Örneğin ortaöğretim adayları için hesaplanan puanını türü KPSSP94, önlisans mezunları için hesaplanan puan türü ise KPSSP93´tür. Lisans mezunlarından genel yetenek ve genel kültüre girenler için KPSSP3, eğitim bilimlerine girenler için KPSSP10, KPSS-A oturumlarına katılan adaylar için ise 90´na yakın puan türü hesaplanmaktadır.

ÖSYM´nin yaptığı yerleştirmelerde sadece KPSSP94 (ortaöğretim), KPSSP93 (önlisans) ve KPSSP3(lisans) puanları kullanılmaktadır. Bu puanlar ÖSYM yerleştirmelerine esas alınan puanlardır. Diğer puanlardan KPSSP10 öğretmen atamalarında, lisans mezunları için KPSS-A alan oturumlarına katılınmasından dolayı hesaplanan 90´na yakın puan ise KPSS-A sınavlarında kullanılmaktadır.

Yukarıdaki madde hükmüne gelecek olursak;

1- ÖSYM´nin yaptığı bir yerleştirme işlemidir. Bu işlemden sonra aday, eğer ilan kılavuzunda aranan şartları taşıyorsa, ilgili kurumca ataması yapılacaktır. Bu atama bilgisi de ÖSYM´ye iletilecektir. İşte bu halde ataması yapılan kişi "havuz"dan düşülecektir. Böylece bu aday, ÖSYM tarafından yapılan sonraki yerleştirmelere katılamayacaktır.

2- İki kez yerleşememe olayı hem memur hem de 399 sayılı KHK´nın II sayılı cetveline tabi sözleşmeli pozisyonlar için geçerlidir. Yani ÖSYM ile bir kadroya yerleşen ve atanan aday, daha sonra ÖSYM´nin ilan ettiği hiçbir kadroya başvuramayacaktır.

3- ÖSYM´nin yaptığı yerleştirme ile bir kamu kurumuna atanan bir aday daha sonra KPSS-A kapsamındaki bir kadroyu (müfettiş, uzman, denetmen, kontrolör yardımcısı) kazanırsa bu kadroya naklen geçiş yapabilir. (Not: Bir devlet memurunun istifa edip başka bir devlet memurluğuna başlması mümkün değildir. Ancak, ÖSYM2nin ilanında yer alan bir sözleşmeli pozisyona atanan aday istifa ederek başka bir memur veya sözleşmeli pozisyona başlayabilir. Yürürlükte olan mevzuat buna izin vermektedir.)

KAYNAK:kpssdenemesinavi.com

2004 ve 2006 KPSS´ye Girenler, Hangi KPSS Puanını Kullanacak
SORU: iyi günler. Ben 4 yıllık fakülte mezunuyum. 2004 ve 2006 kpss ye girdim. 2004 puanım daha yüksek... 2004 sonuçlarının 2008´e kadar geçerli
olduğu belirtiliyor. Acaba 2004 puanıma göre tercih yapabilir miyim? Ve yapabiliyorsam bu nasıl olacak?
CEVAP: Ziyaretçimizin sorusu iki bölüme ayrılarak cevaplanacaktır. İlk bölümde eğitim durumunun değiştiği, ikinci bölümde ise değiştirmediği varsayımı dikkate alınacaktır.
EĞER EĞİTİM DURUMU DEĞİŞMİŞ İSE
2006/1 KPSS kılavuzunda bu konuya açıklık getirilmiştir. Kılavuzda yer alan açıklama şu şekildedir:
"2004-KPSS´ye ortaöğretim ya da önlisans düzeyinde girmiş adaylardan, 2006-KPSS/1´e başvuru tarihi itibarıyla öğrenim düzeyinde değişiklik olanların (lisans düzeyinde bir yükseköğretim kurumundan mezun olanların) 2004-KPSS sonuçları geçerliliğini yitireceğinden 2006-KPSS/1´e girmeleri gerekir." (1.5/ikinci fıkra)
"Sınava başvuru sırasında lisans düzeyinde mezun durumda olmayan adaylar, sınavın geçerlik süresi içinde mezun olacaklarını düşünüyorlarsa, 2006-KPSS/1´e girmeye karar verirken şu hususu göz önünde tutmaları gerekir: 2004-KPSS´ye önlisans veya ortaöğretim düzeyinde girmiş olan adaylar, 2006-KPSS/1´e başvurdukları ve bu sınava girdikleri takdirde yerleştirme işlemlerinde 2006-KPSS/1´in sonuçlan geçerli olacak; 2004-KPSS sonuçlan geçersiz sayılacaktır. Aynca, 2006-KPSS/1´e başvuran adaylar 2006-KPSS/2´ye başvuramayacaklardır." (2.1/ son fıkra)
Kılavuzda yer alan bu açıklamaya göre eğer adayın eğitim durumu değişmiş ise bu adayın bir üst öğrenimden sınava girmesi gerekmekte olup, adaya ait 2004 KPSS puanı geçerliliğini yitirecektir.
EĞER EĞİTİM DURUMU DEĞİŞMEMİŞSE
Adayın 2004 yılından bu yana eğitim düzeyi değişmemiş ise bu aday sadece puan yükseltmek amacıyla KPSS´ye girmiştir. Bu halde de, adayın hangi puanı yüksek ise o puanı değerlendirmeye alınacaktır. Kılavuzda yer alan açıklama şu şekildedir:
" A Grubu Kadrolar için yapılacak giriş sınavlarına çağrılarda veya B Grubu Kadrolar için yapılacak yerleştirmelerde adayların geçerliliğini korumakta olan ilgili sınav puanlarından yüksek olanları kullanılacaktır." (1.6)
"Yerleştirme işlemlerinde, diğer koşullar saklı kalmak kaydıyla, yerleştirmenin yapıldığı tarihte aynı adaya ait geçerlilik süresi bitmeyen sınavlardan alınan en yüksek puan dikkate alınacak ve aynı puanı alan adaylar arasından diploma tarihi itibarıyla önce mezun olmuş olana, bunun aynı olması halinde yaşı büyük olana, her ikisinin de aynı olması durumunda ise sınav sonucu yeni açıklanan adaya öncelik tanınacaktır." (4.2)


Öğretmenlik Atamalarında Başvuru Çeşitleri

1) İLK ATAMA:

Kamu görevlerine ilk defa atanacaklar için ÖSYM tarafından yapılan Kamu Personel Seçme Sınavı´nda alanlara göre belirlenen taban puan ve üzeri puan almış olmak şartıyla;

a) Öğretmenlik görevine ilk defa atanmak üzere başvuranlar,

b) Özel öğretim kurumlarında görevli olup resmi eğitim kurumlarına ilk defa atanmak isteyenler,

c) Vakıf veya özel üniversitelerde öğretim üyesi, öğretim görevlisi, okutman, uzman ve araştırma görevlileri,

d) Devlet memuriyetinin adaylık devresinde görevinden ayrılan ya da görevine son verilenlerden, yasal bekleme süresini doldurmuş olanlar (3 sene),

e) Bakanlığımıza bağlı eğitim kurumlarında 657 sayılı kanunun 4/B maddesi kapsamında çalışanlar dahil kamu kurum ve kuruluşlarında kanun veya kanun hükmünde kararnameler kapsamında sözleşmeli personel kapsamında çalışanlar

bu kapsamda başvuruda bulunacaklardır.

İlk atama biçimiyle başvuranlar KPSSP10 puan türü esas alınarak puan üstünlüğüne göre değerlendirileceklerdir. Bu nedenle birden fazla sınava katılacak adayların, başvuru formuna yansıtılacak olan puanlarını kontrol etmeleri kendi yararlarına olacaktır.

KPSS sonuçlarının geçerlilik süresi, sınav tarihi itibariyle 2 yıldır. Ancak 2004 yılı sınavsonuçlarının geçerlilik süresi Bakanlar Kurulu Kararı ile 2008 yılına kadar uzatılmıştır. Birden fazla sınava katılan adayların, yüksek olan KPSSP10 puanları başvuru formuna yansıtılmıştır. Lisans öğrenimlerinin son sınıfından önce ara sınıf öğrencisi iken girdikleri sınav sonucu yüksek olması nedeni ile başvuru formuna yansımış olan adaylar, bu sınav sonucu geçersiz sayıldığından, başvuru formunu doldurmadan önce EK-4 dilekçe formunu kullanarak geçerli puanlarının başvuru formuna yansıtılmasını sağlamalıdırlar. Aksi halde başvuru değerlendirmeye alınmayacak, atanmış olsalar bile atamaları geçersiz sayılarak değerlendirmeye alınmayacaktır.

İlk atama kapsamında başvuruda bulunacaklarda, başvuruların ilk günü itibariyle 40 yaşıngün almamış olmak (08.08.1968 ve daha sonra doğumlu olmak) şartı aranır.

2) Açıktan Atama:

Kamu kurum ve kuruluşlarında 657 sayılı Kanuna tabi olarak eğitim-öğretim hizmetleri sınıfı öğretmen kadrolarında adaylıkları kaldırıldıktan sonra görevinden ayrılmış olanlar ile yükseköğretim kurumlarında öğretim üyesi, öğretim görevlisi, okutman, uzman ve araştırma görevlisi olarak en az 2 yıl süreyle çalıştıktan sonra görevinden ayrılmış olanlar açıktan atama kapsamında başvuruda bulunacaklardır.

İki ve üç yıllık Eğitim Enstitüsü, Eğitim Yüksekokulu, Eğitim önlisans veya lisans mezunlarının açıktan atama başvuruları kabul edilecektir.

Öğretmen lisesi ve ilköğretmen okulu mezunlarının açıktan atama başvuruları kabul edilmeyecektir.

Açıktan atanacaklar, öğretmenlikten ayrılmış oldukları alanlarda başvuruda bulunabileceklerdir. Bu nedenle Açıktan Atama biçimiyle başvuranlardan, Bakanlıkça düzenlenmiş en son atama kararnamesinin bir örneği istenecektir. Kararnamesi bulunmayan Okul Öncesi Öğretmenliği / Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Öğretmenliği ile Sınıf Öğretmenleri için onaylı atama üst yazısı veya onay listenin ilgili sayfasının fotokopisi geçerli olacaktır.

Açıktan Atama biçimiyle başvuracak adaylar, öğretmenlikte geçen hizmet süresi öncelikli olmak üzere memuriyette geçirilen hizmet süresi esas alınarak değerlendirilecektir. Bu sürenin hesabında, fiilen çalışılmış hizmet süresi dikkate alınacak olup, askerlikte geçen süreler de hizmet süresi kapsamında değerlendirilecektir. Bunun dışında aylıksız izinde geçirilen süreler dikkate alınmayacaktır.

Kamu üniversitelerinde, öğretim üyesi, öğretim görevlisi, okutman, uzman ve araştırma görevlisi olarak geçirilen hizmet süreleri öğretmenlikten sayılacaktır. Ancak özel ve vakıf üniversiteleri dahil özel öğretim kurumlarında, vekil öğretmenlikte, ücretli öğretmenlikte, sözleşmeli öğretmenlikte ve kısmi zamanlı geçici öğreticilikte geçirilen süreler, öğretmenlikte geçen hizmet süresi hesabında dikkate alınmayacaktır. Başvuru formu doldurulurken, bu duruma özellikle dikkat edilmesi adayların yararlarına olacaktır.

Hizmet süresini fazla gösteren ya da memuriyette geçen hizmet süresini öğretmenlikte geçmiş gibi gösteren adayların başvuruları geçersiz sayılacaktır. Bu sürenin eksik yazılması ya da öğretmenlik yerine memuriyette geçmiş gibi gösterilmesi durumunda ise adayın beyanı esas alınacaktır.

Açıktan atama kapsamında başvuruda bulunacaklarda, 40 yaşından gün almamış olmak, KPSS´ye katılamak ve pedagojik formasyon belgesine sahip olmak şartları aranmaz.

3) AÇIKTAN İLK ATAMA:


Kamu kurum ve kuruluşlarında 657 sayılı Kanuna tabi olarak eğitim-öğretim hizmetleri sınıfı dışındaki diğer hizmet sınıflarında adaylıkları kaldırıldıktan sonra memurluktan ayrılmış olanlar, bu kapsamda başvuruda bulunacaklardır.

Memurlukta geçen hizmet süresi hesaplanırken, memuriyete başlanıldıktan sonra askerde geçirilen süreler hesaba katılarak fiili hizmet süresi bulunacaktır. Ancak, memuriyet öncesi askerlikte geçirilen süreler ile aylıksız izinde geçirilen süreler dikkate alınmayacaktır.

Açıktan İlk Atama kapsamında başvuruda bulunacaklarda, başvuruların ilk günü itibariyle 40 yaşından gün almamış olmak (08.08.1968 ve daha sonra doğumlu olmak) şartı aranır.




Önlisans Lise Mezunları

KPSS-B GRUBU KADROLARI:

Önlisans, Lise ve Dengi okul mezunu adaylar KPSS de Genel Yetenek ve Genel Kültür Sınavlarına tabi tutulurlar ve KPSS B kadrolarına atanırlar.

KPSS-A Kadrolarında belirtilen meslekler dışındaki meslek ve kurumlar için, ilk defa kamu hizmeti ve görevlerine atama yapılacak kadroları kapsamaktadır. Müfettiş, uzman, denetmen ve kontrolör yardımcılığı ile kaymakam adaylığı kadroları dışındaki her kadro KPSS-B kadrosudur. Bu çerçevede, mühendis, tekniker, teknisyen, memur, psikolog, mimar, veteriner vb. tüm kadrolar KPSS-B kadrolardır. Bu gruptaki kadrolar için yerleştirme, KPSS puanlarının kullanılması ve adayların kadrolara ilişkin tercihlerinin alınması suretiyle ÖSYM tarafından yapılacaktır. ÖSYM, personel alacak kurum ve kuruluş adlarının, kadro sayılarının ve koşullarının yer aldığı bir tercih kılavuzu ve tercih formu hazırlayacak ve KPSS sonuçları adaylara duyurulduktan sonra bu kılavuz ve formu adayların kullanımına sunacaktır.


Öğretmen adayları KPSS10 ve KPSS3 için puan hesap ekranı
2008 KPSS puanlarınızı aşağıdaki tablo sayesinde hesaplayabilirsiniz.
2008 kpss puanı hesaplama programı

Kpss soru katsayıları her Puan türünde farklıdır.
Kpss1 Kpss2 Kpss3 Kpss10 pouan hesabı gibi.



__________________

2007 2008 ogretmen atamalarında taban puanlar

kontenjanlar

Aşağıdaki branşların 2007 ve 2008 de en son atamadan kalan taban puanları listelenecektir.
illere göre taban puanlar da listelenir.
sınıf öğretmenliği taban puanları,ilköğretim matematik öğretmenliği taban puanları,fen ve teknoloji öğretmenliği taban puanları,türkçe öğretmenliği taban puanları,okul öncesi öğretmenliği taban puanları,ingilizce öğretmenliği taban puanları,sosyal bilgiler öğretmenliği taban puanları,din kültürü öğretmenliği taban puanları,teknoloji ve tasarım öğretmenliği taban puanları,görsel sanatlar öğretmenliği )resim öğretmenliği) taban puanları,edebiyat öğretmenliği taban puanları,fizik,kimya,biyoloji,ortaöğretim matematik,felsefe,psikoloji,tarih,coğrafya öğretmenliği taban puanları.

Branş - Taban puan - Kontenjan
Beden Eğitimi 75,753 110
Bilgisayar 71,418 160
Biyoloji 88,382 22
Büro Yön. ve Sek. 79,182 12
Coğrafya 78,604 55
Din Kült. ve Ahl.Bil. 73,004 92
Felsefe 83,553 45
Fen Bilgisi 87,443 210
Fizik 90,079 11
Görme Engelliler Öğrt. 50,079 6
Kimya 89,263 6
Matematik 92,515 37
Müzik 54,929 160
Okul Öncesi Öğrt 70,945 550
Rehber Öğretmen 71,342 96
Resim İş/Resim/G.S 71,708 50
Resim/Grafik 71,294 7
Sosyal Bilgiler 82,088 160
Sınıf Öğretmenliği 74,483 7.050
Tarih 83,637 55
Teknoloji ve Tasarım 60,811 60
Tekstil 85,069 3
Turizm ve Otelcilik Gr. 87,435 4
Türk Dili ve Edebiyatı 82,838 95
Türkçe 74,092 510
Zihin Engelliler Öğrt. 50,050 33
İlköğrt. Matematik Öğr. 79,796 310
İngilizce 72,019 115
İşitme Engelliler Öğrt. 63,034 16


21 Ağustos'ta 18.193 Öğretmen Ataması Yapılacak

21 Ağustos 2008 tarihinde 18.193 öğretmen ataması yapacağız. 15.744'ü kadrolu, 2.449'u da sözleşmeli olacak. Atamalar yapılacak. okulları belirlenecek. Eylül ayında okullar açıldığında, görevlerinin başında olacak.

Daha sonraki süreci söyleyeyim. Maliyeden kadro tahsisini bekliyoruz. Daha sonra sonbaharda 4/B'li 10 bin öğretmen daha atayacağız. Toplam yapacağımız atama 28.193 olacak."


Çelik, öğretmen adaylarının atamasından, öğrenci affına kadar bir çok konuda ilk kez "Gündem Siyaset"te konuştu...

Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik; 2008 yılının ilkini Şubat ayında gerçekleştirdikleri öğretmen atamalarının ikincisini 21 Ağustos 2008 tarihinde gerçekleştireceklerini açıkladı.

Çelik “Öğretmen adaylarına çok güzel haberlerim var. 2008 yılının başında 30 bin atama yapacağız dedik, müjde vereyim 28.bin öğretmen ataması yapılacak,21 ağustosta öğretmen atamaları yapılacak” dedi

Bakan Çelik, öğretmen atamalarının ağustos ayında gerçekleşmesinin nedenini ise KPSS sonuçlarına bağladı.

Bakan Çelik, 2008 yılı başında açıklanan 23 bin öğretmen ataması sayısını artırdıklarını açıkladı. Yeni alınan karar ile 28 bin öğretmen atamasının yapılacağını söyledi.

21 Ağustos'da ataması yapılan öğretmenlerin 15.744'ü kadrolu 2.4449'u sözleşmeli olarak atanacak.

Ataması yapılan öğretmenler Eylül'de görev başında olacaklar. Bakan Çelik, sonbaharda da 10 bin öğretmenin daha atamasının yapılacağını söyledi.

Öğretmen atamalarıyla ilgili açıklamalar yapan Bakan Çelik, daha önce 30 bin olarak açıklanan 2008 yılında atanacak öğretmen sayısını 35 bine yükselttiklerini söyledi. Maliye Bakanlığı ve Devlet Personel Başkanlığı ile görüşerek imkanları zorladıklarını kaydeden Çelik, görevdeki her üç öğretmenden birinin kendi dönemlerinde atandığını vurguladı. Çelik'in verdiği bilgiye göre, KPSS sonuçlarının açıklanmasının ardından öğretmenlik başvuruları alınacak. 43 branşta yapılacak atamalarda en fazla kadro 6 bin 218 ile sınıf öğretmenliğine ayrılacak. Diğer branşların kadrolu ve sözleşmeli kadroları ise şöyle: "Okulöncesi 1040, İngilizce 1550, bilgisayar 1172, din kültürü 700, teknoloji ve tasarım 350, rehberlik 1126, beden eğitimi 820, beden eğitimine sınavsız milli sporcu 149, müzik 528, fen ve teknoloji 1063, Türk dili ve edebiyatı 508, ilköğretim matematik 860, Türkçe 450, resim 405, sosyal bilgiler 435, coğrafya 125, lise matematik 122, biyoloji 105, felsefe 85, tarih 74, İHL meslek dersleri 53, kimya 16, Rusça 3, Almanca 30, radyo TV 7, psikoloji 5, İtalyanca 3, sanat tarihi 5, İspanyolca 1, elektronik 30, fizik 20, gazetecilik 4."

ÇELİK, ÖĞRENCİ AFFINA DA AÇIKLIK GETİRDİ

Çok sık af çıkarılmasından yana olmadığını belirten Bakan Çelik, öğrencinin okuldan atılması haklı bize zemine dayanıyorsa neden olmasın diyerek öğrenci affına açık kapı bıraktı...

Çelik: “Ben çok sık af çıkarılmasından yana değilim. fakat ben bu kapıyı kapatmadı. Hangi sebepten okuldan atıldılar, kaç kişi araştırma yapılıyor, ama haklı bir zemine dayanıyorsa haklı olduğu gerekçeleri varsa yaparız”

Bu sene ilk kez uygulanan seviye belirleme sınavının öğrenciye kattıklarına da değinen Çelik, bu sistemle okuluna bağlanan öğrencinin dershaneye gitmesine de gerek kalmayacağını vurguladı. Bakan Çelik “OKS de ki sancıları göz ardı etmeyelim. SBS öğrencinin sırtındaki 100 kiloluk yükü 3 parçaya ayıran, bir sistemdir, (yeni sistemle ilgili) öğrenci okuluna bağlansın, ödevlerini yapsın, başka takviye yapmasına gerek yok. Toplum dershaneye alışmış, bunu bir türlü atamadık...”

Gündem Siyaset programında Bakan Çelik'in verdiği müjdeler bununla sınırlı değildi. Çelik’in, maddi olanaksızlıklar nedeniyle okuyamayan gençlere de bir müjdesi vardı...

“Maddi sıkıntılardan dolayı eğitim yapamayan bana gelsin...”


Hangi Branşta Kaç Öğretmen Atanacak?

Bakan :elik 43 branştan öğretmen alınacağını belirtti. Çelik açıklamasında aşağıda yer alan kontenjanların 4/5'inin kadrolu olduğunu vurguladı. Çok detaylı olacağı için aşağıdaki kontenjanları kadtolu veya sözleşmeli olarak ayırmadı.

Okul öncesi öğretmenliği 1040 kişi (700'ü kadrolu)

İngilizce öğretmenliği 1550 kişi

Bilişim Teknolojileri 1172 kişi

Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi 700 kişi

Teknoloji ve Tasarım Öğretmenliği 350 kişi

Rehber Öğretmenlik 1126 kişi (Rehberlik sistemi baştan sona dizayn edildi)

Beden Öğretmenliği 820 kişi (Bu en yüksek rakam)

Milli sporcu 149 kişi (KPSS'ye girmeden atanabiliyorlar.)

Müzik öğretmenliği 528 kişi

Fen Bilgisi ve Teknoloji öğretmenliği 1063 kişi

Sınıf Öğretmenliği 6218 kişi (Aslan payı sınıf öğretmenliğine)

Türk Dili ve Edebiyatı 508 kişi

İlköğretim matematik öğretimi 860 kişi

Zihinsel Engelli öğretmenliği 90 kişi

Türkçe 450 kişi

Resim İş (Görsel sanatlar) 405 kişi

Sosyal Bilimler 435

Coğrafya 125 kişi

Lise Matematiği 122 kişi

Biyoloji Öğretmenliği 105 kişi

Felsefe 84 kişi

Tarih 74 kişi

İmam hatip meslek dersleri öğretmenliği 53

İşitme engelliler sınıf öğretmeni 30 kişi

Çince 16

Rusça 3

Güzellik ve saç bakım hizmetleri 5 kişi (kız meslek lisesi )

Görme engelliler sınıf öğretmeni 25 kişi

Giyim ve üretim teknolojisi (1) 25 kişi

Giyim ve üretim teknolojisi (2) 25 kişi

El sanatları teknolojisi (1) 25 kişi

El sanatları teknolojisi (2) 25 kişi

Almanca 30 kişi

Denizcilik (1) 10 kişi

Radyo ve TV 7 kişi

Psikoloji 5 kişi

Tekstil teknolojisi 20

İtalyanca 3 kişi

Sanat tarihi 5 kişi

İspanyolca 1 kişi

Japonca 1 kişi

Elektrik elektronik (2) 30 kişi

Fizik 20 kişi

Gazetecilik 4 kişi

HAK SAHİPLERİNE ve YASAL MAKAMLARA Sitemiz, hukuka, yasalara, telif haklarına ve kişilik haklarına saygılı olmayı amaç edinmiştir. Sitemiz, 5651 sayılı yasada tanımlanan “yer sağlayıcı” olarak hizmet vermektedir. İlgili yasaya göre, site yönetiminin hukuka aykırı içerikleri kontrol etme yükümlülüğü yoktur. Bu sebeple, sitemiz “uyar ve kaldır” prensibini benimsemiştir. Telif hakkına konu olan eserlerin yasal olmayan bir biçimde paylaşıldığını ve yasal haklarının çiğnendiğini düşünen hak sahipleri veya meslek birlikleri, hukukiletisim@gmail.com mail adresinden bize ulaşabilirler. Buraya ulaşan talep ve şikayetler Hukuk Müşavirimiz tarafından incelenecek, şikayet yerinde görüldüğü takdirde ihlal olduğu düşünülen içerikler sitemizden kaldırılacaktır. Ayrıca, mahkemelerden talep gelmesi halinde hukuka aykırı içerik üreten ve hukuka aykırı paylaşımda bulunan üyelerin tespiti için gerekli teknik veriler sağlanacaktır. Toplist Ekle * Blog * Full Download * Yemek Tarifi * Add Url * Cep Telefonları * Ödevler * Komedi * Gelişim * Türkiye * Osmanlı * Tvİzle * AOF * Gazete OKU * Videoİzle * Online Dergiler* Kpss Blog

Template by:
Free Blog Templates

 
Blog * Download * Yemek Tarifi * Add Url * Ödevler * Komedi * Gelişim * Türkiye * Osmanlı * Tvİzle * AOF * Gazeteler * Videoİzle